İngliz, Fransız ve İsrail Lobisi dünya milletlerinin başına bela oldu. Bu 3’lü lobi yüzünden bölgemizde ve dünyada Müslüman’da Yahudi’de Ermeni’de Bulgar’da Sırp, Boşnak ve Makedon’da huzur kalmadı. Onlar da bizim gibi huzura hasret kaldılar.
Bir rahmet, mağfiret iklimi olan şu mübarek günlerde İslam dünyasının çeşitli yerlerinden felaket haberleri gelmektedir. Bir yandan Haçlı emperyalizminin kuklası olan ISİD, diğer yandan kana ve zulme doymayan İsrail. Bu kan emiciler, kanaya doymayan vampirler, zulmü kendileri için eğlenceye dönüştürdüler. Zulüme sessiz kalan dünya devletlerinden de ne yazık ki kimse İsrail’e dur diyemiyor. Arap Birliği, ekonomik geliri iyi olduğu için zalimlere mavi boncuk dağıtıyor. Çünkü bir şeyler söyleyecek olsa rahatları bozulacak. Halbuki sadece Arap Birliği üyesi ülkeler, İsrail mallarını 1 ay almasınlar inan ki ekonomileri alt üst olacak. Ama nerde bu irade, bu anlayış. Düşünün Bölgemizdeki ve İslam coğrafyasındaki bu zulüme başta İslam dünyası sessiz kalırken, diğerlerine ne diyebiliriz ki. Ne acıdır ki, Ramazan ayını, gönüllerimiz mahzun, gözlerimiz yaşlı olarak geride bırakıyoruz. Kuklaya dönmüş İslam dünyası bir yandan harici saldırı ve tehditlere maruz kalırken, diğer yandan da kendi içinde bitmez tükenmez siyasi mücadelelerin yol açtığı kan, gözyaşı, feryat ve iniltilerle sarsılmaktadır. Saltanat ve hükümranlık sevdası, güç ve iktidar tutkusu, kardeşi kardeşe kırdırmaktadır. İslam’ın bir kısım cahil müntesipleri, ihtirasları uğruna hayatı birbirilerine zehir etmektedir. Oysa, bir insanın katlini bütün insanlığın katli sayan bir dinin mensuplarının şiddet, çatışma, öldürme ve katliam hadiseleriyle anılması ne kadar da üzüntü vericidir.
İslam dünyasındaki bu olumsuzlukları fırsat bilen İsrail’in Gazze’de, masum insanlara yönelik zalim saldırısı kalplerimizi bir kez daha yaraladı. Ramazan, oruç, iftar, sahur, teravih demeden; kadın, erkek, yaşlı, bebek ayrımı gözetmeden kardeşlerimizin üzerine yağdırılan her bomba yüreğimize saplanıyor. Gönüllerimiz kan ağlıyor. Yangınlarla kasıp kavruluyoruz. Yere düşen her damla kan, mazlumun gözünden dökülen her damla gözyaşı, zihin ve gönül dünyamızı param parça ediyor.
İnancımızda ümitsizliğe yer yoktur. Bütün bu olumsuz ve üzücü durumlar elbette geçecektir. Yeter ki, dünyaya tarih boyunca umut olmuş ve olmaya devam eden bir milletin çocukları olan bizler, aramızdaki birlik ruhunu ayakta tutarak mazluma, masuma el uzatmaya devam edelim. Unutmayalım ki, zalime destek olmak, zulme sessiz kalmak Müslüman ahlakıyla asla bağdaşmaz. Bizlere düşen görev zalimin yanında değil her daim mazlumun ve mağdurun tarafında olmaktır.
Bu duygular ışığında İslam Birliğini, Arap Birliğini bütün İslam Alemini şuurlu olmaya, zulüme karşı dik durmaya, İsrail mallarını almamaya davet ediyorum. Bu vesile ile kana doymaz zalimlere bir tek sözüm var. Unutmayınız ki Sizin zulmünüz varsa biz mazlumların da Allah’ı vardır.