Kasım Süleymani ve kuklacıların it dalaşı

Dünya 2020’ye yeni bir kanlı tiyatro senaryosuyla daha gözlerini açarak girdi. Musul’da ABD ordusu ile birlikte hareket ederek orayı yerle bir eden ve olayı Sünni-Şii çatışmasına çeviren yüz binlerce Müslümanın katledilmesine ortaklık eden Kasım Süleymani’nin ABD askerleri tarafından bir füzeyle öldürüldüğü iddia ediliyor. İddia bu. Ne gariptir ki öldürüldü denilen Kasım Süleymani’nin kanıtı da yüzüklü eli servis edildi. Yedik mi? Tabii ki hayır.
Kasım Süleymani niye bir başka silahla değil de füze ile öldürülüyor merak konusu. Delil karatmak için bu yola başvurulduğunu düşüyoruz. Bize göre Kasım Süleymani öldürülmedi. Sadece kukla olarak yeri ve görevi değiştirildi.

Diyeceksiniz ki peki öldürülmediğini nereden biliyorsunuz? Nereden mi biliyoruz. Usame Bin Ladin’den ve Bağdadi’den biliyoruz. Daha fazlasını anlatmaya veya örneklendirmeye gerek var mı bilmiyorum. Tatmin olamayan varsa ABD’nin teröristlerle nasıl iş tutuğunu, terörizmi nasıl finanse ettiğine bakması yeterlidir.
Aslına bakacak olursanız İran ile ABD arasında hiçbir fark yoktur. Tek bir fark var. Biri İslam ile alakası olmadığı halde dört hak mezhebin dışında Şiiliği türeterek dini zırha bürünmüş İslamiyet’e zarar veriyor, diğeri de Haçlı zihniyetini haklı çıkarmak ve İslamiyet’i yok etmek için din-i İslamı terörist bir inanç olarak tanımlamak istiyor. Oysa ikisi de aynı mecraya hizmet ediyor. Yani İran’da, ABD’de terörist sever ve teröristlerle iş tutuyorlar.

Düşünüz ve dikkat buyurunuz. Süleymani’nin ölüm haberinin yayılmasından sonra onun da yerine Usame Bin Ladin ve Bağdadi de olduğu gibi hemen atama yapıldı. Öldü denilen Kasımi’nin kanıtı olarak da yüzüklü bir eli servis ediliyor. Öldü denilen Süleymani’nin yerine de Usame Bin Ladin ve Bağdadi’de olduğu gibi hemen Tuğ General İsmail Kağan’i atanıyor. Bu tiyatroların hepsi fasa fiso. Özet olarak kuklacı işi biten kuklacının ipini çekiyor. Biz bu tiyatroda şunu gördük. ABD ile İran dünyanın gözü önünde göstermelik horuz dövüşüne tutuşurken arka planda gizli senaryoları hayata geçirmeye çalışıyor. Senaryo ne diyeceksiniz. Senaryo it dalaşı. Evet. Evet, evet yanlış duymadınız it dalaşı. ABD, İran ile danışıklı bir şekilde it dalaşına tutunarak, İran’da yıkılmaya yüz tutan rejim karşısındaki halk hareketlerini unutturmak, aynı zamanda bir Sünni- Şii çatışması çıkartmak, diğer yandan ABD’nin de hesabı İsrail’in Filistin topraklarına top yekûn ve sessiz bir şekilde konmasını sağlamaktır. Yani anlaşılan şudur ki terörist yetiştirmede ve sevip beslemede aynı kafada olan ABD ile İran Ortadoğu’da it dalaşına tutunarak kurdu pusuya düşürmek istiyorlar.
Türkiye’nin bölgede söz sahibi olmasını istemeyen bu ve bunlar gibi terörist sever devletler bilmezler ki asil Türk milleti ecdadı Osmanlı’dan aldığı terbiye gereği mazlumlara her zaman yardım elini uzatır, gittiği her yere de inanç ve milliyet ayırımı yapmaksızın adaleti sağlamıştır. Bu asil Türk Milletinin mazlumlara yardım elinin altında asla, enerji, petrol, sömürge ve işgal hesapları olmamıştır alamaz da.
Dün Irak’a adalet sağlamak üzere gelenlerin bugün görüyoruz ki petrol kuyularının başında nöbet, kuyulardan daha çok nemalanmak için terör üretme çiftliği kurup, terör ve teröristlerle iş tutuyorlar, beri tarafta insanları birbirileriyle kavgaya tutuşturup birbirinizi yiyin dercesine senaryo üretiyorlar. Gittikleri yerlerde bölge tam istikrara kavuşacakken, hemen kargaşa çıkarıp yerlerini pekiştirmenin hesaplarını yapmaktadırlar. İşte İran-ABD arasındaki gerilim diye tabir edilen konuda bundan ibarettir.

İran ABD’nin 36 hedefi mevzilerimizde diye açıklama yapıyor, nitekim göstermelik füze yağmuruna tutuyor, ne tesadüftür ki bir tek ABD’li askerin burnu bile kanamıyor. Bu nasıl bir intikam anlayışı çözemedik doğrusu. Diğeri ise kibrinden emin olduğumuz halde ön koşulsuz olarak barışa hazırız diyor. Kindar olduğu kadar kibirli olan ABD’nin bu kadar geri vites yapması sizce doğru mudur?

Takke düşüp kel göründüğüne göre, ABD ile İran bir birilerine zarar veremezler. Çünkü ikisinin de hedefi ve ortak aklı aynı. İslam dünyası derseniz onlar zaten hepsi kukla olduğuna göre hedef Türkiye’dir. Türkiye, bu tiyatrolara fazla kafa yormadan Kızıl elmaya giden Doğu Akdeniz ve Libya davası üzerinden daha fazla akılcı hesap yapmalıdır. Dost yok. Çıkar dünyasına yem olmak istemeyen Türk’ün Allah yar ve yardımcısı olsun. Allah bize yeter.

Hakkında Aziz Dağtekin

1960 yılında Elazığ'da doğdu. Öğrenimini İstanbulda tamamlayarak gazetecilik mesleğine 1983 yılında başladı. sırasıyla Hergün, Bulvar, Hürriyet ve Türkiye Gazetelerinde muhabirlik ve yazı işleri kadrolarında görev aldı. Basın sektöründen 2006 yılında emekli oldu. Halen idare yeri Adana olan ve Ulusal yayın yapan Netinternet, Ekonet Haber, Eko İntenet Haber sitelerinde Genel Yayın Yönetmenliği ve ekonomi ile alakalı yazı ve yorumlar yazmaktadır. Gazetecilik mesleği yanısara sigortacılık, pazarlama ve finans sektöründe üst düzey yöneticiliklerde bulundu. Sırasıyla İhlas Barter ve Turk Barter'da franchise ve bölge müdürlüğü görevlerinde yer aldı. 2005 yılında Turk Barter'dan ayrılarak Anadolu Barter'ı kurdu. Halen 13'e yakın şubesiyle faaliyet gösteren Anadolu Barter'ın Yönetim Kurulu Başkalığını yürütmektedir. Evli ve 2 çocuk babası olan Gazeteci-Yazar Aziz Dağtekin halen Basın Konseyi üyesi ve Adana'da Kurulu bulunan Çukurova Güreş Vakfı ile Elazığlılar Kültür ve Dayanışma Derneğinin de kurucu üyesidir.

Göz Atmak İster misiniz?

Aleviler İstanbul’a afişler astı: Kılıçdaroğlu’nu sırtından hançerleyenlere oy yok

CHP’deki kurultay sonrasında eski genel başkan Kemal Kılıdaroğlu destekçileri, mevcut yönetim ve Ekrem İmamoğlu’na yönelik …

Bir yanıt yazın