Türk’ün Türk’ten başka dostunun olmadığının kanıtı bir kez daha ortaya çıkmış oldu. İşte bunun en büyük kanıtı ABD’nin PKK’nın Suriye uzantısı YPG’ye verdiği aleni destektir. Türkiye’yi küçük düşüren bu adımın kabul edilebilir hiç bir yanı yoktur. Türkiye bu aldatılmışlığın ve ihanetin faturasını ABD’ye ödetmeli ve ulusal bir milli seferberlik ilan etmelidir.
Türkiye dolayısyla Cumhurbaşkanı Erdoğan bu ihanete misilleme olarak İncirlik Askeri Üssü dahil bütün kozlarını ortaya net koymalıdır. Türkiye’ye karşı şer odaklarıyla birlik içinde olan ABD’nin bitmez ve tükenmez ihanetlerine aldatılmışlıklarının hangisine göz yumalım veya görmezden gelelim.
Masada müttefik, sahada hain bir münafık olan ABD’nin görmezden gelinmeyecek hiç bir hareketi kalmamıştır. Türkiye’nin dibini aleni olarak oyan ABD, FETÖ ve diğer terörist unsurlarla kucak kucağadır.
Türkiye, artık uyanmıştır. Bölgesindeki bütün şer odaklarının tahlilini iyi yapmıştır. Kimse Türkiyeyi birisi beyzbol sopası, diğeri de yardakçısı PKK’nın sağ kolu YPG ile dize getiremez, diz çöktüremez bu böyle biline. Biz ki Atilla’nın, Sultan Alparslan’ın cennet mekan Osmanlı’nın varisleriyiz. Aynı kandan, aynı soydan gelmeyiz. Korku nedir bilmeyiz.
Ama anlaşılan o ki çakma dost ve müttefik ABD bu özelliğimizi hafife almaktadır. Bizi Suriye ve diğer Orta Doğu ülkeleri gibi görmekte ve bizi kullanılabilir bir teslimiyetçi ülke olarak zan etmektedir.
16 Mayıs’ta başlayacak olan zirve iki ülkenin tarihi ilişkilerini belirleme günü olacağı gibi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a 25 Mayıs’ta Brüksel’de yapılacak olan NATO Devlet ve Hükümet Başkanları zirvesi için de önemli bir ön hazırlık olacaktır. Bu zirve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Trump’ın ve yönetiminin izlediği Ortadoğu politikalarının yanlışlığını, sakatlığını Batı kamuoyuna anlatmak için kaçınılmaz bir fırsat vermiş olacaktır.
Bu itibarla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yüksek perdeden konuşup, “Ortadoğu’da Türkiyesiz bir karar verilmesi düşünülemez.. Türkiye’nin fikrine müracaat etmeden karar alanlar ağır bedeller öderler. Yanlıştan bir an önce dönülmesini temenni ediyorum” derken, çakma ve sahte dost ABD’nin bu tarihi hatadan vaz geçirecek mesajlar veriyor ama nafile. Atını alan Üsküdar’ı çoktan geçmiştir.
Çünkü; onların ve onların ağa babalarının Ortadoğu için en önemli jeopolitik dizaynı “Büyük Kürdistan” projesidir. Bu projeyi uygulamada Washington’un velinimet olarak gördüğü Barzani’nin yönetiminden Akdeniz’e çıkan bir Kürt devleti yolu açmaktır. Bu stratejik kararı görmemezlikten gelmek anlaşılır gibi değildir. Bu itibarla ABD’nin bölgede öncelikle atmak istediği adım, Kuzey Irak’ta Kürt Devleti’nin ilk nüvesini oluşturmak ve bunun Suriye’nin Kuzeyi ile becerebilirse Türkiye’nin de Güneyinde toprak koparmaktır.
Büyük Kürdistan’ın ABD için önemi bölgede bulunan zengin doğal gaz ve petrol rezervlerinin olması, en önemlisi de her alanda tam mutabık olduğu İsrail’e saha açmaktır. Sudi Arabistan ile 100 milyar dolarlık silah anlaşması da yapan ABD, sinekten ne kadar yağ çıkarabilirim hesabı yapmaktadır. Sudi Arabistan’ın hac ve umre paralarıyla hiç bir düşmanı olmadığı halde silaha bu kadar para bağlamasını “bana dokunma ne lazımsa al” anlamı taşımaktadır..
Türkiye bu tarihi hataları, aldatılmışlıkları hep hoş görü ile karşıladı ve kırmızı pasaportlarla taçlandırdı. Bölgemizde oluşturulmak istenen “Büyük Kürdistan” projesini mazluma yardım olarak algıladı. Artık uyuyan dev bütün uzuvlarıyla uyanmalıdır. İç çekişmeler, kısır döngülerle bir yere varılmıyor. Sen beni bir kenara bırakıp, ülkemizin bekasını ve toprak bütünlüğünü Türkü ve Kürdü ile yek vücut olarak korumalıyız.
Anlaşılıyor ki ABD, bölgemizde küçük küçük terörist devletlerin kurulmasını bir devlet politikası haline getirmiştir. Bu da bize komünist Rusya’nın “Böl parçala yut” proletaryasına kapitalist Amerika’nın sahip çıkmakta olduğunu göstermektedir.