16 yılda 66 defa değiştiği söylenilen bir milli eğitim müfredatı faciası yaşıyoruz. Gelen gideni arattıran özünden birbirinden farkı olmayan sadece adı değişen bu milli eğitim sistemleri birçok gereksiz tartışmayı beraberinden getiriyor.
Okulları nitelikli, niteliksiz okul diye sınıflara ayrılırken, asıl nitelikli olması gereken en nitelikli konu yine unutturuldu. Niteliği okullarda arayan anlayış neden nitelikli milli eğitim ve onun vazgeçilmezi olan öğretmenleri sorgulamıyor? Çok merak ediyorum vatanseverlik ve idealist duygularını yitirmeyen, bilim ve teknolojide geleceğimizin mimarlarını inşa edecek olan öğretmenleri mumla arıyor durumdayız.
İlk okuldan tutun da liseye kadar ki süreçte eğitim sistemimiz adeta özerk bir yapıya bürünmüş durumda. Günümüzde bazı öğretmenler sınıfa girer dersini anlatır, derse katılan katılır katılmayan öğrenci katılmaz ilkesi ve anlayışı öğrenciyi sorumsuzlaştırmıştır. Bir öğretmen dersine ilgi duymayan öğrencinin bu tarafıyla ilgilenmezse ve bu eksikliğin kaynağını tespit edemezse hangi nitelikte olursa olsun değişen bir şey olmaz.
Öğretmen dersine katılmayan öğrencinin sebep sonuç ilişkisine girmelidir. Kendisini ve dersi anlatım şeklini sorgulamalıdır. İdealist öğretmenler, bu kavramın dışındadır. Son olarak geldiğimiz nitelikli, niteliksiz kavramı aslında bölücülüğe davetiyedir. Ranta yol açan bir kavramdır. Milli eğitimde nitelikli ve niteliksiz kavramı emlakçıların bile sloganı haline geldi. Emlakçılar, “Çocuğunuzun geleceği için Anadolu Lisesi yakınında Fen Lisesinin dibinde” gibi yapmış oldukları kiralık veya satılık gayrimenkul ilanı paylaşımları bazı çevrelerce alay konusu olarak yorumlansa da aslında eşitlik ilkesinin nasıl ihlal edildiğinin de habercisidir.
Şimdi devlet ağzı ile okullarımızın nitelikli veya niteliksiz okul diye sınıflara ayrılmasını düşündürücü buluyoruz. Bu bölücülük provalarının ne maksatla yapıldığını da bilmiyorum ama, her ne maksatla yapılıyorsa yapılsın bu tehlikeli bir adımdır. Evimize yakın olan okul niteliksiz, uzakta olan okul nitelikli anlayışı zırvadan da öteye gitmeyen bir anlayıştır.
Velhasılı takke düştü kel göründü. Devlet eliyle yapılan sözde değişiklikler yine devlet eliyle yapılan açıklamalar birbiriyle çelişmektedir. Devlet niteliği de niteliksizliği de kendi içerisinde aramalıdır. Okulu nitelikli ya da niteliksiz kılan okul değil öğretmendir dolayısıyla eğitim sistemidir.
Eğer bir okulda nitelik yoksa bu devletin eksikliği ve ayıbıdır. Bize göre okulu başarılı yada başarısız kılan da öğrenmendir. Yani niteliği okulda değil, öğretmende aynı zamanda milli eğitimin kendi içerisinde aramalıyız. Bir diğer ifadeyle eğitim de kaliteyi, nitelikli idealist öğretmenlerde ve milli eğitim müfredatında aramalıyız. 16 yılda 66 defa değişen birbirinden farkı olmayan sistemde değil.
Bu kadar hengameden sonra nitelikli veya niteliksiz okul açıklamasını talihsiz bir açıklama olarak buluyoruz. Gündemi gereksiz yere bu kadar meşgul eden nitelikliler ve niteliksizler ortada iken aklıselim her veli sormaz mı? Kim nitelikli, kim niteliksiz? diye..