Bu millette Jön Türklerle birlikte başlayan batı hayranlığı FETÖile yeni bir yıkım akımına dönüştü. Jön Türklerle birlikte önce mason locaları Osmanlı’nın içine sızarak ittihat ve terakki cemiyetleri ile Devlet-i Aliyeyi parçaladılar, daha sonra da Haçlı Zihniyeti ile hayat bulmaya çalıştılar…
Cennet mekan Ecdadımız Osmanlı Sultanlarının hepsinin ictihat dereceleri yüksek derecedeydi. Hepsi de alim idi. Şimdiki FETO gibi sahte ve çakma hoca değillerdi. Hakkıyla adaletle 700 yıl bir cihan imparatorluğunu yönettiler.
Hep hakkı gözettiler. “Hak geldi batıl zayil oldu” düstürü ile bir nizam-ı alem davası güttüler. Bu yüzden 3 kıtada yiğitçe ve cengaverce at sırtında cenk yaptılar. FETO gibi hiç bir zaman emperyalist güçlerin güdümünde olmadılar. Hatta kan ile alınan toprakların ancak kan ile verilebileceğini hep haykırdılar.
Her savaşta hep cihan-ı şumul davasını güttüler. Fetih için çıktıkları kıtalarda dini islamı tebliğ ettiler ve yaydılar. Papazlardan, emperyalist ve siyonistlerden hiç medet ummadılar hatta onların korkulu rüyaları haline geldiiler.
Bunu çok iyi anlayan emperyalist güçler, Osmanlı beldesinde yıkım faaliyetlerini sürdürmek için binbir entrikalar geliştirdiler. Satılık ve kiralık beyinlerle bu asil millete şirin gözükerek, şah damarına girdiler. Bu milleti istedikleri gibi yönettiler. İslamiyetin son hak din olduklarını bildikleri halde iki cihan güneşi server-i alem son Peygamberimiz Muhammed alehisselamı bir türlü kabullenemediler.
Yine bu yüzden dir ki emperyalist güçler, dini islamı dünyaya yayılmasını engellemek için dinler arası diyalog projeleri geliştirdiler. Müslümanları ilimde fen de hep geri bıraktılar. İç çatışmalar çıkartarak hedeflerine ulaşmaya çalıştılar. Yakın tarihimizde bu gibi örnekleri sıralamak çok da zor değil. İşte bunlardan biri de FETÖ’dur.
Ülkemizde FETO ile başlayan dinlerarası dialog projesi Türk Milletini hristiyanlaştırma projesi olarak tarihe geçti. FETO Papaya yazdığı mektupda bu projenin bir parçası olmak istediğini söylemişti. İktidara gelmeden emniyet ve yargıdaki adamları ile ülkede binlerce insanı tehdit ve şantajla diz çöktürdüler.
Eğer bunlar yönetimi ele geçirseydi kendilerine karşı olan herkesi öldüreceklerdi . Türkiye stalin Rusyasından daha beter olacaktı. Bu milleti zorla hristiyan olmağa zorlayacaklardı. Arkasından da İslam ülkeleri ni ve Türk dünyasını teslim alacaklardı. Çakma derviş kılıklı iblisin bu niyetini hem Amarika , İngiltere, Vatikan hem deİsrail bildiği için bütün dünyada bu satılık ve hristiyan dünyası hayranı bu zevata alan açtılar ve tam desdeklediler.
Şimdi ülkemizi bölmeye çalışan dahili ve harici düşmanlarımıza karşı yek vücüt olma zamanıdır. Her türlü provakatif faaliyetlere kapalı, aklı selim düşünüp aklı selim kararlar almalıyız. Allah bu devlete ve millete zeval vermesin.
Bu vesileyle konun ehemiyetinin daha iyi anlaşılabilmesi için sözümü Merhum Muhsin Yazıcıoğlunun şu dörtlüğü ile bitirmek istiyorum:
Ben Türk’üm Türk esir olmaz,
Ben Türk’üm Türk bayraksız olmaz,
Ben Türk’üm Türk devletsiz olmaz,
Ben Türk’üm Türk ezansız olmaz,
Ben Türk’üm Türk hürriyetsiz olmaz