CHP’nin normalleşme süreci olası etkileri ve seçmen algısı!

Aziz Dağtekin Yazdı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Türkiye’nin en köklü siyasi partilerinden biridir ve uzun yıllar boyunca, özellikle sosyal demokrat ideolojiyi temsil etme noktasında önemli bir rol oynamıştır. Ancak, son yıllarda CHP’nin iç ve dış ilişkileri, ittifak stratejileri ve siyasi duruşu üzerinde tartışmalar ve eleştiriler sürmektedir. Bu eleştirilerin bir kısmı, CHP’nin eski ve yeni ittifaklarla olan ilişkilerine odaklanmaktadır. Özellikle DEM Parti ile yaptığı yakınlaşma, CHP’nin “normalleşme” süreci ile ilgili önemli bir tartışma yaratmıştır.

Atatürk ilke ve inkılaplarından uzaklaşan CHP’nin DEM Parti ile ilişkisinin siyasi ve toplumsal etkileri inceleyerek, partinin bu süreci nasıl tanımladığına ve olası sonuçlarının nasıl şekilleneceğine dair beş ayrı başlıkta incelemek mümkün olacaktır.

1. CHP’nin “Normalleşme” Kavramı

CHP’nin normalleşme anlayışı, tarihsel olarak parti içindeki ideolojik ve yapısal değişimlerin, Türkiye’nin siyasi bağlamındaki değişimlerle nasıl örtüştüğüyle ilgilidir. CHP’nin “normalleşme” kavramı, hem içindeki dönüşüm hem de dış ilişkilerdeki değişim anlamına gelir. Parti, son yıllarda özellikle kendi içinde bir tazelenme ve yenilik arayışı içerisinde olmuştur. Bu süreç, daha önceki dönemlerdeki sert duruşlardan farklı olarak, bazen pragmatik ittifaklarla, zaman zaman da ideolojik spektrumda daha geniş bir alanla anlaşmalar yaparak sürdürülmektedir. Bu kavram CHP’nin milliyetçilik çizgisinde yürüyen tabanında ciddi yol ayırımlarını da beraberin getirmektedir.

2. DEM Parti ile Yapılan İttifakın Anlamı

DEM Parti, Kürt kökenli Türk vatandaşların hakkını savunuyormuş gibi tavır takınarak, Türkiye’nin siyasi yapısında daha çok özgürlükçü ve reformist bir yaklaşıma sahip olduğunu iddia ederek, Kandil’in etkisinde olan bölücü Marksist bir oluşumdur. Bu terörden talimat alan, terörle arasına mesafe koyamayan, Kürt halkının haklarını savunan değil de Kürtleri ötekileştiren bu Marksist parti, sözde demokratik değerleri güçlendirmeyi, özgürlükçü siyaseti savunmayı ve otoriterleşmeye karşı durmayı hedefleyen bir platform olarak kendini tanıtmaktadır. Ama bu Kürt halkına zarar veren bu Marksist yapı, Türk Düşmanı ülkelerden ciddi manada mali, siyasi hatta silah ve mühimmat konusunda da ciddi destek almaktadır. CHP, DEM Parti ile kurduğu bu kirli ittifak ile, özellikle Türkiye’nin siyasi sisteminde yapılması gereken reformlara dair ortak bir zemin aramaktadır ama ne yazık ki yanlış mecrada duruyor.

DEM Parti ile yapılan bu yakınlaşma, CHP için önemli bir dönüşüm süreci gibi görülse de CHP, geçmişteki daha geleneksel, bazen sert muhalefet anlayışından, daha kapsayıcı ve demokratik bir yaklaşımı benimsemeye çalışmaktadır. Bu noktada, DEM Parti ile ilişkilerin parti içindeki yenilenme çabalarıyla ters düştüğünü net olarak  söylenebiliriz.

3. CHP’nin Oy Kaybı ve Seçmen Algısı

DEM Parti ile olan ittifak, bazı seçmenler tarafından olumlu karşılanmış olsa da, bir diğer kesim için “yasak aşk” gibi bir algı yaratmıştır. Özellikle CHP’nin geleneksel tabanındaki bazı kitleler, DEM Parti ile ittifakın, partinin ideolojik kimliğine zarar verebileceğini düşünmektedirler. Bu durum, CHP’nin oy kaybetmesine yol açabilecek önemli bir faktördür.

CHP’nin sosyal demokrat tabanı, tarihsel olarak partinin köklerine bağlıdır. Bu taban için, CHP’nin herhangi bir sağ eğilimli veya pragmatik bir partilerle ittifak yapması, ideolojik bir sapma olarak algılanabilir. DEM Parti ile yapılan ittifakın da bu kaygıları pekiştirmesi muhtemeldir. Özellikle partinin sol görüşlü seçmenleri, ideolojik temellerden sapıldığına dair bir algı geliştirirse de CHP’nin bu seçmen kitlesini kaybetmesi ciddi olarak söz konusudur.

Bununla birlikte, CHP’nin merkez sağa kayma amacı güden bir pragmatizm sergilemesi, geniş bir seçmen yelpazesine hitap etmesine olanak tanıyabilir. DEM Parti ile yapılan ittifak, özellikle demokratikleşme ve reform isteyen genç seçmenler arasında CHP’ye olan ilgiyi artırabilir düşüncesi hasıl olsa da bu kesinlikle yanlıştır. Bu durum, partinin toplumsal tabanını genişletmeyi bırakın belki de baraj altına da düşürebilir.

4. CHP’nin İktidar Olma Şansı

CHP, DEM Parti ile kurduğu gizli ittifak ile iktidara gelme şansını artırabileceğini düşüyor olabilir, ancak bu şansın büyüklüğü, ittifakın sağladığı toplumsal desteğe ve parti içindeki dengeye bağlıdır. Eğer CHP, DEM Parti ile güçlü bir ideolojik bağ kurar ve bu ittifakı seçmenlere doğru bir şekilde anlatabilirse, özellikle genç ve reformist seçmenler arasında bir yükseliş yaşanabilir. öngörüsündeyiz.

Ancak, DEM Parti ile olan ittifak, CHP’nin merkez sağla yaptığı işbirliği üzerinden bir algı yaratabileceği için, özellikle daha muhafazakar ve milliyetçi seçmenler arasında şüphe uyandırabilir. Bu, CHP’nin geleneksel sol seçmen tabanını kaybetmesine neden olur ve partinin toplam oy oranını tehlikeye atar. Bu bağlamda, CHP’nin iktidar olma şansı, partinin stratejik ve ideolojik dengeyi nasıl koruduğuna bağlı olsa da bu düşünce bir hayal ürünü olmaktan öteye gidemez. Çünkü; CHP’nin DEM Parti ile demlenmesi, gittiği yolun yol olmadığı, aşikardır.

5. Sonuç ve Değerlendirme

CHP’nin DEM Parti ile olan ilişkisi, sözde bir yandan yenilikçi ve demokratik bir dönüşüm sürecinin işareti olsa da, diğer yandan parti içindeki milliyetçi tabanla olan bağları zedeleyebilir. Bu ittifakın, CHP’nin oy kaybetmesine neden olabilecek pek çok faktör vardır; ancak parti kuruluş çizgisinden saptığından dolayı seçmende büyük hayal kırıklığına yol açar. Kısacası CHP’nin kuruluş ayarlarına geri dönmesi, sağdaki küskün seçmenleri de istikrarlı ve samimi bir şekilde ikna etmesi, reformist ve demokratikleşme yanlısı seçmenlere hitap etmesi sayesinde, iktidar olma şansını artırabilecek bir potansiyele de sahiptir. Bir de başka dikkat çekici konu da CHP, DEM Parti ile yaptığı ittifakla birlikte, toplumsal ve ideolojik bir dönüşüm geçirebilir, ancak bu dönüşümün ne kadar derinleşeceği ve halk nezdinde ne kadar kabul göreceği, parti yönetiminin stratejik hamlelerine bağlı olacaktır.

Sonuç itibariyle, CHP’nin DEM Parti ile yaptığı  gizli ittifak, partinin geleceği için hem bir fırsat hem de ciddi manada risk taşımaktadır. Bu süreç, partinin ne derece “normalleştiği” konusunda pek çok soru işareti doğurmakla birlikte, CHP’nin gelecekteki başarısı, bu hem kirli  hem de gizli aynı zamanda karmaşık ittifakın iç ve dış politikadaki yansımalarına, seçmen algısına ve stratejik yönetimine bağlı olacaktır.

Hakkında Aziz Dağtekin

1960 yılında Elazığ'da doğdu. Öğrenimini İstanbulda tamamlayarak gazetecilik mesleğine 1983 yılında başladı. sırasıyla Hergün, Bulvar, Hürriyet ve Türkiye Gazetelerinde muhabirlik ve yazı işleri kadrolarında görev aldı. Basın sektöründen 2006 yılında emekli oldu. Halen idare yeri Adana olan ve Ulusal yayın yapan Netinternet, Ekonet Haber, Eko İntenet Haber sitelerinde Genel Yayın Yönetmenliği ve ekonomi ile alakalı yazı ve yorumlar yazmaktadır. Gazetecilik mesleği yanısara sigortacılık, pazarlama ve finans sektöründe üst düzey yöneticiliklerde bulundu. Sırasıyla İhlas Barter ve Turk Barter'da franchise ve bölge müdürlüğü görevlerinde yer aldı. 2005 yılında Turk Barter'dan ayrılarak Anadolu Barter'ı kurdu. Halen 13'e yakın şubesiyle faaliyet gösteren Anadolu Barter'ın Yönetim Kurulu Başkalığını yürütmektedir. Evli ve 2 çocuk babası olan Gazeteci-Yazar Aziz Dağtekin halen Basın Konseyi üyesi ve Adana'da Kurulu bulunan Çukurova Güreş Vakfı ile Elazığlılar Kültür ve Dayanışma Derneğinin de kurucu üyesidir.

Göz Atmak İster misiniz?

Ticaret Bakanlığı, İsrail ile ticareti durdurma sürecine ilişkin tüm soruları yanıtladı

“Türkiye’nin İsrail ile Ticareti Durdurma Süreci Hakkında Bilgi Notu” hazırlayan Ticaret bakanlığı, İsrail ile ticarete …

Bir yanıt yazın