Değişimden savaş ilanına nasıl gidildi?

Aziz Dağtekin Yazdı

Değişimin peşinde koşanların önce kendilerini değiştirmesi gerekir. Değişmemekte inat edenlerin artık değişmeyecek hale geldiği zaman, bitmiş sayıldıklarını anlamaları gerekir.  Bize göre üç şey değişimi gerçekleştirebilir. Birincisi idealist iyi bir lider, ikincisi; iyi bir ideoloji ve üçüncüsü de iyi bir siyasetçinin dürüst çalışması

Bizim özlem duyduğumuz değişimin yerini kriz ve kaoslar yer almaktadır. Malumunuz Türkiye kısa bir süre önce genel seçimini tamamlayarak geride bıraktı ama, artçı sarsıntıları hala devam ediyor. Bu artçı sarsıntılar tereddütsüz bir şekilde muhalefet kanadında yankılanıyor. Dün birbirilerine ölesiye sarılanların bugün birbirilerine savaş açmalarına anlam veremediğimi belirtmek isterim. İmamoğlu’nun da Ankara Büyükşehir Belediye Başkanın da İyi Parti destekleriyle belediye başkanı seçildiklerini biliyoruz. Bunları çok iyi anlıyoruz. Ama anlayamadığımız bir gerçek var. O da İyi Parti Lideri Meral Akşener’in hızlı bir “U” dönüşü yapması ve CHP’ye savaş ilan etmesidir..

Sayın Akşener’in “Partimize operasyon çekiliyor ben de savaş ilan ediyorum” açıklamasına değişim diyerek gelen ve zerre kadar değişim göremediğimiz CHP’nin Eş Genel Başkanı Özgür Özel’den “Ablaya” cevap geliyor. Ne diyor Özgür Özel, “Bizim anlayışımızda muhalefet, iktidara karşı yapılır. Muhalefete muhalefet yapamayız. Muhalefet partileriyle de tartışamayız ve buradan (Hacı Bektaş) barışın başkentinden bütün muhalefetteki partilere İyi Parti’ye ve İyi Parti’nin üyesi, iyi insanlara şunu söylüyorum, biz Hacı Bektaş’tan Türkiye’deki herkese barış ilan ediyoruz.” diyerek İyi Partinin taraftarlarına seslenip partiye aklı sıra operasyon çekmiş oluyor. Ne hikmetse bu açıklamalardan sonra da İyi Parti’de kopmalar başlıyor. 

Abla Akşener’i kardeşlerinden yol arkadaşlarından ayıran hatta döndüren nedir bilemiyorum ama bizim de seçmenin de kafasını kurcalayan bir çok çelişki var. Bu çelişkileri Akşener’in gidermesi gerekir. Akşener, yüksek bir tonda “Partimize operasyon çekiliyor” çıkışının bir de perde arkası olmalı.

Bize düşen de sayın Akşener’e tarafsız bir şekilde kamuoyu adına bir takım sorular sormamız kaçınılmaz olmuştur. Sayın Akşener, bugün bu tonlamada savaş açtıklarınıza dün az kalsın Memleketi teslim ediyordunuz.  Yani sizin bugün savaşmayı göze aldığınız adamlara memleketi teslim etseydiniz millet bunlara savaş açacak mıydı? Sonra ne olacaktı? Şahsen ben çelişkinizi anlamadım doğrusu!

Elbette siyasette konjonktürel olarak zaman da değişir, süre de değişir ama bu yüksek tonlamada keskin bir dönüşüm sağlayıp değişerek millete tereddüt yaşatmak neyin ifadesi oluyor? Yani yüzünde Rabbi Yessir gördüğünüzü ifade ettiğiniz, efendim eşine çok iltifatkar davrandığınız, kendilerini böyle sitayişle hep methiyeyi seniyeler düzdüğünüz, kararlılığından bahisle de Fatih Sultan Mehmet Han’a benzettiğiniz şahısın şahsında CHP’ye savaş ilan ediyorsunuz. İyi güzel de bu değişim neden? Gerekçeniz nedir?

Madem bunlar güvenilir değillerdi, niçin bu gerilime girdiniz? Madem ki bunların ne mal olduğunu biliyordunuz neden 6’lı masaya yoldaşlık yaptınız? Şimdilerde de karşılıklı olarak savaş ilanında bulunuyorsunuz. Bu karşılıklı savaş ilanınızdaki muradınız nedir? İmamoğlu’nu önce İstanbul’u fetih eden Fatih Sultan Mehmet Han’ın dirayet ve kararlılığıyla taltif edip coşku verdiniz, şimdilerde savaş açıyorsunuz. Dün iyi olanı bugün ne değiştirdi de kötü oldu? 

Ama bununla da yetinmediniz kalktınız seçmeninizi kandırdınız. Yani sizin murad ettiğiniz şey İstanbul’u Fatih Sultan Mehmet’e aldıran kararlığıydı, Ekrem beyi kast ederken de söylediğiniz şey seçimdeki sebatlı ve kararlılığı aldırdı demek istediniz. Yani İmamoğlu’nu kararlılığından Fatih Sultan Mehmed’e, yüzündeki ifadelerden Rabbi Yessir var tarzında bir taltif ve takdimle sağ seçmene takdim ettiğiniz birine bugün savaş açıyorsunuz. Peki neden?

Çünkü, kazanacaklarını umduğumuz için ve memlekette seçim kaybını bunlarla engelleyeceğini öngördüğünüz için bunlarla kol kola girdiniz. Bunlarla yürüyemeyeceğiniz belliydi. Önce bir ayağı gizlenmiş 6’lı masaya katıldınız, sonra da devirdiğiniz masaya tıpış tıpış oturtuldunuz.

Zorla oturtulduğunuz masaya bunların icracı Cumhurbaşkanı yardımcılığına razı edilerek döndüğünüzde zafer kazanmış komutan edasıyla bunları bu millete yutturmaya çalıştınız. Şimdi de kalkmış bunlara savaş açıyorsunuz. Hanımefendi millet bu çelişkilerle dolu aradaki farkı fark ediyor. İnanın seçmen bunun hesabını sandıkta hem size hem de CHP’ye soracaktır. Bilmem anlatabildik mi?

Hakkında Aziz Dağtekin

1960 yılında Elazığ'da doğdu. Öğrenimini İstanbulda tamamlayarak gazetecilik mesleğine 1983 yılında başladı. sırasıyla Hergün, Bulvar, Hürriyet ve Türkiye Gazetelerinde muhabirlik ve yazı işleri kadrolarında görev aldı. Basın sektöründen 2006 yılında emekli oldu. Halen idare yeri Adana olan ve Ulusal yayın yapan Netinternet, Ekonet Haber, Eko İntenet Haber sitelerinde Genel Yayın Yönetmenliği ve ekonomi ile alakalı yazı ve yorumlar yazmaktadır. Gazetecilik mesleği yanısara sigortacılık, pazarlama ve finans sektöründe üst düzey yöneticiliklerde bulundu. Sırasıyla İhlas Barter ve Turk Barter'da franchise ve bölge müdürlüğü görevlerinde yer aldı. 2005 yılında Turk Barter'dan ayrılarak Anadolu Barter'ı kurdu. Halen 13'e yakın şubesiyle faaliyet gösteren Anadolu Barter'ın Yönetim Kurulu Başkalığını yürütmektedir. Evli ve 2 çocuk babası olan Gazeteci-Yazar Aziz Dağtekin halen Basın Konseyi üyesi ve Adana'da Kurulu bulunan Çukurova Güreş Vakfı ile Elazığlılar Kültür ve Dayanışma Derneğinin de kurucu üyesidir.

Göz Atmak İster misiniz?

2025 yılı asgari ücreti 22 bin 104 lira olarak belirlendi

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Işıkhan, 2025 yılında uygulanacak asgari ücretin 22 bin 104 lira …

Bir yanıt yazın