CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grubunda yaptığı konuşmada, haksızlığa uğramış, hukuksuzlukla karşı karşıya kalmış insanların bir araya gelmesi gerektiğini söyledi.
Mazlumun hakkını savunacaklarsa, bir arada olmak ve ortak ses çıkarmak zorunda olduklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, “İster bu salonda ister dışında olun, ister Türkiye’nin hangi coğrafyasında olursanız olun ortak ses çıkarmak zorundayız. Mazlumun, fakir, fukaranın hakkını savunmak zorundayız. Savunduğumuz zaman bu ülkeye barış, huzur, bereket gelir.” şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu, adalet için 82 milyonun hakkı ve hukuku için yürüdüğünü anımsatarak, “Bir insan haksızlıkla karşı karşıyaysa ve sessiz kalıyorsanız dilsiz şeytan olursunuz. Bizim dilsiz şeytan olmaya sabrımız, inancımız yoktur. Biz asla dilsiz şeytan olmayacağız. Zulme karşı mücadele etmek, adaleti savunmak için mücadele etmek bizim görevimizdir. Bu görevimizi yapmıyorsak memleketi nasıl idare ederiz. Birilerinin talimatıyla diğerleri sessiz kalıyorsa, zulme boyun eğiyorsa onların adı dilsiz şeytandır.” ifadelerini kullandı.
“Tescilli tabut”
Kartal’da bir binanın çökmesi sonucu 21 vatandaşın hayatını kaybettiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, binayla ilgili çok şey bildiğini ancak enkazın altında insanlar varken bunu politik sürecin parçası olmaması için özen gösterdiklerini, “İnsanlar can derdinde bunlar ne derdinde” denilsin istemediklerini söyledi.
O binaya kaçak kat çıkaran kişinin, Erzurum’da Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bina elbette yapılır, kimse aç ve açıkta kalmasın ama binayı yaparken kuralına uygun yapacaksın. Orayı tabutluk gibi yapmayacaksın. Deprem olsa kim bilir kaç bina daha yıkılacak. 1999 depreminin üzerinden 21 yıl geçti, 21 yılda İstanbul’da ne yapıldı? Depreme karşı hangi önlemler alındı, hangi çalışmalar yapıldı? İmar affı çıkardılar, çıkarıyorsan sağlam binaya çıkar, çürük binayı zaten yıkacaksın. Tescilli tabut haline getirdiler. Bütün bunların İstanbullular tarafından bilinmesi lazım. Siz 25 yıldır İstanbul’u yöneteceksiniz, üstelik binalar deprem olmadan yıkılacak, çökecek. Bir iftira furyası; bizim belediye başkanımız gitmemiş. Kartal Belediye Başkanı Altınok Öz, bütün gün oradaydı. 1999 depreminde 17 bin 480 kişi hayatını kaybetti. Uzmanlar yakın bir gelecekte bir deprem daha olacağını söylüyor. 21 yılda, bir ülke baştan sona yeniden inşa edilir. 25 yıldır İstanbul’u yönetiyorlar; bunun vebali, günahı o yönetimin boynundadır.”
Kılıçdaroğlu, dün İstanbul’da helikopterin düşmesi sonucu şehit olan 4 askere Allah’tan rahmet dileyerek, bunun, düşen ikinci helikopter olduğunu, yetkililerin daha duyarlı olması, bu üretimin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini dile getirdi. Kemal Kılıçdaroğlu, herkesin rahat uyuması için mücadele eden orduya ve güvenlik görevlilerine şükranlarını sundu.
“Bir insan sehven idam sehpasına gönderilir mi?”
Evde çıkan yangının söndürülmesi halinde bunun adalet olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, komşunun evinde çıkan yangının suyla gidip söndürülmesinin ise adalet olduğunu anlattı.
Karar gazetesinin 6 Şubat’ta manşetten haber verdiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, idamla yargılanan İhvan üyesi Hüseyin adlı birinin İstanbul’a geldiğini, güvenlik güçlerinin de Mısır’a teslim ettiğini anımsattı.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, İhvan’ı her ortamda eleştirdiğini ancak insanların hakkını, hukukunu savunmak zorunda olduğunu vurgulayarak şu değerlendirmeyi yaptı:
“Şu anda işkence gördüğü söyleniyor, öbür gün idam edilecek. Siz düşüncesini beğenmeyebilirsiniz ama idamla yargılanan birini hangi hak ve hukukla oraya gönderirsiniz? Anayasa Mahkemesinin çok sayıda kararı var; siyasi mülteci gelirse, idamla yargılanıyorsa Türkiye Cumhuriyeti devleti iade etmez kararı var. Siz bir insanı idama gönderiyorsunuz, iktidar kanadından ses yok. Ne zamana kadar; Karar gazetesi manşete taşıdı, sonra ‘sehven gönderdik’ dediler. 82 milyonun vicdanına sesleniyorum; bir insan sehven idam sehpasına gönderilir mi? Karar gazetesi yazmasaydı bir şey olmayacaktı, kabak polislerin başına patladı niye iade ettiniz diye. Sisi’ye selam mı gönderiyor, yine bir şeyler mi çeviriyor bilmiyoruz. Bir insanı idama göndermek kadar büyük bir suç, onursuzluk olamaz.”
“Yeni bir geleneği başlatıyoruz”
Hafta sonu güzel bir toplantı yaptıklarını, belediye başkan adaylarını kamuoyuyla paylaştıklarını anımsatan Kılıçdaroğlu, adaylıkların belirlenme sürecinde önemli bir adım atıldığını söyledi. İstanbul, Adana, Antalya ve Bursa’da ilçe belediye başkanlarının, ilçe başkanlıklarından ayrılıp büyükşehir belediye başkanı adayı olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, bunun güzel, önemli bir gelişme olduğuna işaret etti.
Kemal Kılıçdaroğlu, “Bir yerde ilçe veya belediye başkanı olan arkadaşımız bir sonraki seçimde daha büyük alana aday olma geleneğini sürdürmelidir. Bu geleneğin kapısını açtık. İstanbul’da Ekrem İmamoğlu, Adana’da Zeydan Karalar, Antalya’da Muhittin Böcek, Bursa’da Mustafa Bozbey, göreceksiniz kazanacaklar. Bunlar ilçe belediyesinden büyükşehir belediye başkan adayı oldular. Yeni bir geleneği başlatıyoruz. İlçe belediye başkan adaylarımız, başarılarını bütün büyükşehire, beldeye yazmak istiyorlar. ‘İlçede kazandığımız başarıyı büyükşehir bağlamında da hayata geçireceğiz’ iddiasıyla yola çıkıyorlar.” dedi.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Tunç Soyer’in, başkanlığını yaptığı Seferihisar’ı bütün dünyaya tanıttığını dile getiren Kılıçdaroğlu, bunu İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile yaptığını söyledi. Kılıçdaroğlu, Kocaoğlu’nun, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığını, başarıyla, onurla, gururla yaptığını belirterek, bayrak devir teslimini önümüzdeki süreçte gerçekleştireceğini bildirdi.
Kılıçdaroğlu, Kocaoğlu’nun İzmir’i dünya markası haline getirdiğini, Soyer’in de Kocaoğlu’nun başarılarını kararlılıkla ve azimle sürdüreceğini anlattı.
Eskişehir, Muğla, Hatay, Aydın, Tekirdağ belediye başkanlarının yaptığı çalışmaları anlatan Kılıçdaroğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayları Mansur Yavaş’ın da Ankara’yı bölgenin en önemli kentlerinden, kültürün, sanatın, üniversitenin, tarımın kenti haline getireceğini, kırsal ile kenti barıştıracağını, Atatürk’ün izinden yürüyerek Ankara’yı kurtuluşun başkenti yapacağını anlattı.
“12 maddeyi ezberleyin”
Yerel yönetimlerde 12 madde halinde ne yapacaklarını açıkladıklarına işaret eden Kılıçdaroğlu, bütün il, ilçe, belediye başkanları, belediye başkan adayları, PM üyeleri, milletvekilleri ve mahalle temsilcilerinden bu 12 maddeyi ezberlemelerini istedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Ali, Veli böyle yaptı değil; biz ne yapacağız arkadaş. Kazandığımız her yerde, her beldede hiç kimseyi ötekileştirmeyeceğiz. Her vatandaşı oy versin vermesin baş tacı edeceğiz. Oy vermeyen vatandaşa hizmet götüreceğiz,. 82 milyona söz veriyorum CHP’li belediyelerin olduğu il, ilçe, beldelerde, büyükşehirlerde hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. 17 yıldır ülkeyi yönetiyorlar çocuklar açlıktan öldü. Bizim belediyelerimizin olduğu yerlerde insana sevgi, saygı olacak, çocuklarımızı baş tacı yapacağız. Açlık sınırı 2 bin 900 lira. Bir ailenin geliri bunun altındaysa ve ispat ederse belediyemiz, o ailenin elektrik, doğalgaz, su parasını belli limitler içinde ödeyecek. Aile okul servisi için 5 kuruş ödemeyecek. Servis ücretlerini belediye ödeyecek Halka hizmet, aileye hizmet, çocuklara hizmet nasıl olurmuş sadece kendi ülkemize değil bütün dünyaya gösterelim istiyoruz. CHP dışındaki belediyelerde çalışan asgari ücretli kardeşlerim sana 2 bin 20 lira veriliyor. Bizim belediyelerimizde 2 bin 200 lira veriyoruz. Sandığa gideceksin oyunu gel CHP’li belediyeye ver, 1 Nisan’dan itibaren ayda 2 bin 200 net asgari ücret al. Bizde palavra yok. Biz insanların işi, aşı ekmeğiyle oynamayız.”
“İstanbul’daki ilçelerde kreş açacağız”
İstanbul’un tamamen betonlaştığını belirten Kılıçdaroğlu, “(İstanbul’a ihanet ettik, İhanet etmeye devam edeceğiz.) diye oy istiyor. Akıl, mantık tutulur. İstanbul’un trafik sorununu çözemeyeceksen niye adaysın kardeşim? Ekrem İmamoğlu tamamını çözecek.” diye konuştu.
CHP belediyelerinin kreş hizmeti sunduğunu ancak İstanbul’da AK Parti’nin 14 ilçe belediyesinde kreş bulunmadığını anlatan Kılıçdaroğlu, partisinin adayının kazanması halinde İstanbul’daki ilçelerde kreş açacaklarını dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, yerel seçimlerde partisine yönelik destekleri nedeniyle İYİ Parti ve Saadet Partisi liderlerine şükranlarını iletti, Adalet Partisi’ne teşekkür etti.
Sık sık sloganlar atarak konuşmasını bölen gruba seslenen Kılıçdaroğlu, hak, hukuk ve adaletten yana olduklarını vurguladı. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Fettah Tamince, 17-25 Aralıktan sonra bu beyefendi Pensilvanya’ya gidiyor, gittiğini söylüyor, dokunan var mı? Yok. Ailesi 17-25 Aralık’tan sonra Bankasya’ya para yatırıyor. Buna dokunan yok. Ama Bankasya’nın önünden geçtiyse, memursa, devlet memuriyetinden attılar veya hapse attılar. Bu kişiyle ilgili Gülen cemaatinin bir unsuru olduğunu zaten söylüyorlar. Buna FETÖ diyorsan, aradığın 16 kriterin tamamı bunda varken bu adam nasıl dışarıda? Askeri öğrenciler içeride? FETÖ’ye ait olduğu söylenen üniversitelerin tamamı kapatıldı, Fettah Tamince’nin üniversitesine dokunulmadı. Sadece adı değiştirildi. Fettah Tamince’ye bu gücü kim veriyor? Ben gerçeği söyleyeyim; Fettah Tamince’nin avukatları, Recep Tayyip Erdoğan’ın avukatlarıdır, onun için dışarıda bu adam. Dün de Atatürk Kültür Merkezinin açılışında ihale verdiler bu beyefendiye. Erdoğan ile aynı karenin içinde. FETÖ’nün bir numaralı siyasi ayağı sarayda oturan zattır. Fettah Tamince’yi ben mi, o mu koruyor? Ben garibin, gurabanın, mazlumun hakkını savunuyorum, sen de zalimlerden yana tavır takınıyorsun, parası var diye alıyorsun yanına. Rıza Sarraf’ı da yanına almıştı, protokol masasına oturtmuştu.”
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Parti Meclisi üyesi Eren Erdem’in yargılama sürecine ilişkin de “Tahliyesine karar veren hakimler, bu sefer ‘tutuklanması lazım.’ diyorlar. Bu mudur adalet? Siz çocuk mu kandırıyorsunuz? Adalete en büyük zararı veren işte bu anlayıştır. Verdiği kararın arkasında durmak yürekliliğini ve cesaretini göstermemektir. Sarayın gölgesi altında kalmaktır. Adalet kavramını yok ettiniz bu ülkede. Sizden hakim olmaz, siz lütfen cübbelerinizi çıkarınız ve başka cübbeler giyiniz ve o makama öyle oturunuz.” eleştirisinde bulundu.
Askeri okul öğrencilerinin hapiste olmasının doğru olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, “İstediğiniz kadar beni suçlayın. Ben sonuna kadar mazlumların, fakirin, arkası olmayanların yanında olacağım.” ifadelerini kullandı.
“Karşındaki insanlar, insanlığını unutmuş kişiler”
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, fizik öğretmenliği için aday olan Deniz Eren Demir’in, alanında KPSS’de Türkiye birincisi olmasına rağmen mülakatta elendiğini ileri sürerek, “Bu mudur adalet? Bunların vallahi de billahi de yatacak yeri yok. Bu kardeşimiz diyor ki ‘Sınava girdim, mülakatta ne sordularsa hepsinin cevabını verdim. Karşındaki insanlar, insanlığını unutmuş kişiler.” dedi.
Taşeron işçilerin durumuna ilişkin de Kılıçdaroğlu, “Erdoğan, Sivas’ta konuşma yapıyor. Oradaki taşeron işçileri ‘Bize kadro ver.’ diye bağırıyorlar. ‘KİT’lere falan kadrolarını verdik. Provoke etmeyin, her şeyi verdik.’ diyor. Vermediler. Hala 10 binlerce taşeron işçisi kamuda çalışıyor. Mazlumun, haklının yanında olacağız. Emekten ve alın terinden yana olacağız. Sonuna kadar taşeron işçilerine kadro verilinceye kadar hepsinin yanında olacağız.” diye konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, taşeron işçilerinden kadro verilenlere yüzde 4 zam yapıldığına dikkati çekerek şöyle devam etti:
“(Köleliğe devam edeceksiniz) diyor. Bu kölelik zulmüne hep birlikte karşı çıkmak zorundayız. Bu kendi maaşına çift dikiş yüzde 26 zam yapan zat, dolmuş parası, otobüs parası, yemek parası ödemez, uçak parası ödemez. Taşeron işçisine ‘yüzde 4 ile idare et’ der. Bunlarda vicdan yok. Hep birlikte haksızlığa karşı çıkacaksanız, bak mart ayı geliyor, bir ders ver kardeşim. Sandığa git ve ders ver.”
“Bindirim yaptın, ne indirimi?”
Elektriğe ve doğal gaza 2018 yılında yaklaşık yüzde 90 zam yapıldığını savunan Kılıçdaroğlu, “1 Ocak gelir, ‘Elektrikte indirim yaptık’ derler. Yüzde 90 zam yapmışsın, yüzde 10 yapsan ne olur, yapmasan ne olur? Bindirim yaptın, ne indirimi? Yüzde 90 zam yüzde 80 oldu. Aynı oyun doğal gazda da var.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Sivas mitingindeki bazı sözlerini eleştiren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“(Bizden önce Sivas’ta üniversite mi vardı? Yoktu, bizimle beraber Sivas’a üniversite geldi.) diyor. O toplantıda bulunanların çoğu Sivas Üniversitesinden mezun olanlardandı belki. 1974’te yapılan üniversiteyi, binlerce insanı topluyor ‘Bizden önce yoktu.’ diyor. Devlet adamı pozisyonunda olan kişi halkına yalan söylemez. Erdoğan’a göre memlekette üniversite yoktu, ilkokul, ortaokul ve lise yoktu, Erdoğan ile beraber geldi. Uçak, demiryolu, otobüs yoktu, baraj, elektrik, köprü, tünel yoktu; hepsi Erdoğan’dan sonra geldi. Ama bir şeyin altını özenle çizeyim, Erdoğan’dan önce bu kadar büyük bir yalancı yoktu.”
Sakarya’daki Tank Palet Fabrikasının Katar ordusuna peşkeş çekildiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, “Telekom da öyleydi. Gittiler Türk bankalarından para aldılar, Telekom’u çalıştırdılar, karları yurt dışına götürdüler. Bankaya olan paralar, 82 milyonun sırtında kaldı. Binalarını, bakır tellerini, her şeyini sattılar.” ifadelerini kullandı.
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vatansever olmadığını” ileri süren Kılıçdaroğlu, “Kendi askeri fabrikasını yabancı orduya teslim eden bir ülke örnek ver. İhale yapmadın, nasıl, hangi gerekçeyle veriyorsun? Fabrikanın değer tespitini yaptırdın mı? Hayır. ‘Bu fabrikayı sen oraya peşkeş çekerken Katar Kralı sana uçak hediye etti, bir bağlantı var mı?’ diye sordum. Silah fabrikasına karşı uçak. O fabrikanın değeri 20 milyar dolar. Beyefendiye şimdi de aynı firma seçimlerde kullansın diye otobüs hediye etmiş. İnsanın yüzü kızarır, ar damarı olması lazım bir insanda.” değerlendirmesinde bulundu.
“Dünyanın şamar oğlanı olmak ayrı”
Kılıçdaroğlu, hükümetin tarım politikasını eleştirerek, 94 milyar dolarlık tarım ürünü ithal edildiğini söyledi.
Bu tutarın yarısının verilmesi halinde Türk çiftçisinin sadece Türkiye’yi değil, Avrupa ve Ortadoğu’yu da besleyebileceğini belirten CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Tarım Kanunu’nun gereğini yapmadılar, her çiftçinin 68 bin lira alacağı var AK Parti hükümetlerinden. İsyan ediyor insanlar, bir kadın ‘açım aç, evime ekmek götürmek istiyorum.’ diyor. Erdoğan, ‘Biberden, soğandan, domatesten bahsediyorlar.’ diyor. Neden bahsetsin vatandaş? Aç yahu adam aç. Onun açlığını istismar ediyor. Dönüp diyor ki ‘Sen merminin fiyatını biliyor musun? Senin patatesten, ekmekten, biberden söz etmeye hakkın yoktur.’ diyor sana. Hayatımda bu kadar çarpık, bu kadar uçuk, bu kadar temelsiz bir suçlamayla karşılaşmadım. Soruyorum kendisine; samandan mercimeğe, canlı hayvandan ete kadar her şeyi ithal ediyorsun kardeşim. Bu ithalatın sebebi terör örgütüyle mücadele eden güvenlik güçlerimizin attıkları mermiler mi? Sen bunları nasıl yan yana getirirsin. İki Trakya büyüklüğündeki alanı çiftçiler, terörle mücadele eden güvenlik güçlerimizin attıkları mermiler dolayısıyla mı ekmiyor? Yoksa senin beceriksizliğin yüzünden mi ekilmiyor?”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Osmanlı’nın borçlarını son kuruşuna kadar ödediğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Bunlar 17 yılda Türkiye’yi Londra’daki bir avuç tefeciye teslim ettiler. Erdoğan, ekibi ve sosyete damat var, Batı’nın egemen güçlerinin oyuncağı konumundadır. Trump, ‘papazı hapisten çıkarın, dedim, hemen çıkardılar’ diyor. Hani sen dünya lideriydin? Dünya lideri olmak ayrı, dünyanın şamar oğlanı olmak ayrı.” ifadelerini kullandı.
“Soğan kuyruğu”
Türkiye’de ekilmeyen alanlar varken, Sudan’da arazi kiralandığına dikkati çeken Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Sıra geldi hal esnafı ve pazarcıları suçlamaya. Cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal eden zat, bunlara ‘terörist’ demeye başladı. Peki bu zam teröristlerine ne diyeceğiz? Doğal gaza, elektriğe, köprüye, tünele zam yapan teröristlere ne diyeceğiz? O teröristse, en büyük terörist sensin, en büyük zammı sen yapıyorsun.”
Zonguldak’ta iş başvurusunda bulunmak üzere kuyrukta bekleyen vatandaşların fotoğrafını gösteren Kılıçdaroğlu, bunun, Türkiye’nin 21. yüzyıl tablosu olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, tanzim satış merkezinin önündeki kuyruk fotoğrafını göstererek, “Bu da soğan kuyruğu. Hiç aklınıza gelir miydi bu memlekette vatandaş soğan kuyruğuna girecek.” dedi.
Hükümetin, “hortumcu piyasa ekonomisi” ile vatandaşa değil bir avuç çıkarcının cebine çalıştığını ileri süren Kılıçdaroğlu, “Vatandaşı soğana muhtaç hale getirdiler. Yarın sarayda oturan zat ve onun sosyete damadı, ‘ekmek bulamadılarsa, soğan bulamadılarsa efuli, ejder meyvesi alsın, pasta yesinler.’ diyecekler. Ama Türkiye’yi bu çemberin dışına çıkaracağız, baharda yapacağız hep birlikte.” sözlerini sarf etti.