“Kandırıldık”

Türkiye’de ekonomik ve siyasi pazarda olup bitenlere akıl sır erdirmek mümkün değil. Sakın neden demeyin çünkü bir çok nedeni var. Tarım ülkesi olan Türkiye’de buğday zamanı hasad biter hükümet ondan sonra buğday fiyatlarını açıklar. Mısır  hasadı biter tarım bakanı kış uykusundan uyanmamış olmalı ki öteki kışı bekler. Çiftçi yani üretici üç beş nişasta fabrikasının ve  un fabrikasının kucağını itilir.

Çok garip tir ki tarımdan anlamayan tarım bakanın çiftçiye verdiği zarar paha biçilmez değerdedir. Plansız ve programsız ekim yapılan ülkemizde belirsizlik hüküm sürerken, bir de bu belirsizliklere siyasi istikrarsızlık ve kaos eklenince olanları siz düşünün…

Ak Parti herkesin yüzünü güldürmüş olabilir ama, çiftçinin yüzünü asla güldürmedi. Yerlerde sürünen çiftçiyi, siyasi iktidarın ağa baba gibi gördüğü ve asla hatırını kırmadıkları nişasta fabrikaları ile un fabrikalarının insiyatifine bırakmış durumda. Bu tarımda işlerin iyi olmadığını gösteren borsa.

Bir de buna paralel siyasi borsa var. Bu siyasi borsada şu günlerde siyasi gidişat hiç de hayra alamet değil.  Siyasi borsada  da işler yolunda gitmiyor.  Yaklaşık 90 gündür ülke hükümetsiz. Kaos ve kriz severlerin hüküm sürdüğü bir ortamdayız. Hükümet yani Ak Parti, samimiyetten uzak tavır ve edalarla sözde koalisyon görüşmeleri yaptı. Sonuç  ortada. Seçmeni etkilemek için yeni entrikalar ve yeni senaryolar üretmekte. Hülasa iktidarı ayrı bir dert, muhalefeti apayrı bir dert.

Ülke kan gölüne çevrilmek üzere. Bir yandan ekonomik terör, diğer yandan emperyalist güçlerin oyuncağı PKK ile  yine emperyalist güçlerim aktörleri konumundaki siyasiler. Bunlar,  gerçekten eylem ve söylemleriyle terör estiriyorlar. Senaryo aynı. Tıpkı 1980 yılları öncesi kardeşin kardeşe kırdırıldığı dönem gibi.

1980’lerde bölünmenin bir tarafına sağ demişlerdi, diğer tarafına da sol. Aslında söz de ikisinin hedefi aynı idi. Fakat ideoloji uyuşmazlıkları vardı. Sağ milli menfaatlerde birleşiyor, sol ise ithal ideoloji Marksist Leninist ploterya rejimi ile ülkeyi kurtarmaya çalıyordu. Türk bayrağının yerine Kızıl Rusya’nın orak çekicici çekme sevdası hüküm sürmüştü.

Bu yıllarca böyle hüküm sürdü. Suçlu hep analar ve babalar, aynı zamanda menfaatlerle kandırılan  figüran çocuklar oldu. Ortada bir gerçek var. Başarısız iktidarlar, başarısızlıklarını örtbas etmek için hep  ülkelerinde kaos, terör ve  enflasyon maniplasyon  çıkarırlar ki, halk geçim ve can derdine düşsün. Hükümetin başarısızlıklarını görmezlikten gelsin.

Bu gün olan da budur. Yaklaşık 15 yıldır ülkeyi yöneten iktidar, hep kaoslarla günü geçirmiştir. Düşünün Ergenekon dediler, bir şey çıkmadı, cemaat ile 12 yıl kol kola girdiler, ülkenin oynamadık yerlerini bırakmadılar, yanıltıldık dediler.  Polis  teşkilatına paralel dediler, sonunda aldatıldık dediler. PKK ile Oslo ve Dolmabahçe’de müzakerelerde bulundular, önce inkar ettiler. Bu kirli pazarlıklara şereflerini de katıp milletten gizlediler. Şimdilerde de kanlı terör örgütü PKK katliam yapınca yine kandırıldık dediler.

Bitmedi… Yolsuzlukların dillendiği 17 Aralık’ta ise, başarısızlıkların ve yolsuzlukların örtbas edilmesi için olmadık melanetler sergilendi. Bir inat uğruna ülkenin geldiği ve getirildiği noktaya bakın. İçler acısı bir durum. Burada birçok basiretsizlik ve kandırmanın bir arada olduğu, her sıkıştığında kandırıldık demeyi alışkanlık haline getiren bir siyasi iradeye nasıl güvenelim.

Bu kadar kandırılmaya yatkın bir siyasi iradenin ülkeyi sattığında yada böldüğünde kandırıldım demesi de galiba normal karşılanacaktır.

Yine bu dönemi aratmayacak merhum Süleyman Demirel dönemi  vardı. Onda da eylem ve söylem aynı idi. Verdiysem ben verdim. Mazot vardı da ben mi içtim. Bize bu günleri çağrıştırıyor. Şimdilerde birileri çıkıp 400 vekil verseydiniz bu kadar kan akmazdı sözü hiç yabancı gelmiyor. Çünkü dün dündür, bu gün bugündür diyenler aynı.  Ne yapalım? Masal babaları aynı olunca, sonuç da aynı oluyor.

Hakkında Aziz Dağtekin

1960 yılında Elazığ'da doğdu. Öğrenimini İstanbulda tamamlayarak gazetecilik mesleğine 1983 yılında başladı. sırasıyla Hergün, Bulvar, Hürriyet ve Türkiye Gazetelerinde muhabirlik ve yazı işleri kadrolarında görev aldı. Basın sektöründen 2006 yılında emekli oldu. Halen idare yeri Adana olan ve Ulusal yayın yapan Netinternet, Ekonet Haber, Eko İntenet Haber sitelerinde Genel Yayın Yönetmenliği ve ekonomi ile alakalı yazı ve yorumlar yazmaktadır. Gazetecilik mesleği yanısara sigortacılık, pazarlama ve finans sektöründe üst düzey yöneticiliklerde bulundu. Sırasıyla İhlas Barter ve Turk Barter'da franchise ve bölge müdürlüğü görevlerinde yer aldı. 2005 yılında Turk Barter'dan ayrılarak Anadolu Barter'ı kurdu. Halen 13'e yakın şubesiyle faaliyet gösteren Anadolu Barter'ın Yönetim Kurulu Başkalığını yürütmektedir. Evli ve 2 çocuk babası olan Gazeteci-Yazar Aziz Dağtekin halen Basın Konseyi üyesi ve Adana'da Kurulu bulunan Çukurova Güreş Vakfı ile Elazığlılar Kültür ve Dayanışma Derneğinin de kurucu üyesidir.

Göz Atmak İster misiniz?

CHP’yi bekleyen sancılı süreçte golü kim atacak?

Aziz Dağtekin Yazdı CHP’nin acar lideri Özgür Özel’in bazı çıkışları bize “Vali olmuşsun fakat adam …

Bir yanıt yazın