Seçimin bittiği gün “seçim bitti koalisyon sancıları başladı” demiştik ama, maalesef bu sancılar dayanılmaz hale geldi. Bir yandan ekonomik ve terörist eylem ve baskılar, diğer yandan isteksiz hükümet arayışlarına kaos ve kriz severler bu içler acısı halimize kıs kıs gülüyor.
Ne acıdır ki, hükümetsizlik ümitlerimizi, geleceğimizi en önemlisi gencecik Mehmetlerimizi, kahraman polsimizi aramızdan söküp aldı. Terör hükümetsizlikten yada hükümetin basiretsizliğinden beslenir. Nitekim bu gün de ülkenin geldiği nokta bu olmuştur.
Karakollarımızda her gün patlayan bombalar, isabet eden mermiler canlarımızı havaya uçuruyor. Öbür tarafta da koalisyon hesabı yapıp, iktidar pususuna yatanlar bol bol taziye mesajı yayınlıyor, cenazelere katılıyor.
Evlatlarımız her gün şehit ediliyor, hainler sözde özerklik ilan ediyor. Sistem değişti diyenlerle, sistem katilleri aynı paydada buluşuyor.
Düşünün sözde barış süreci süreçte, teröre olağan üstü tavizler veren hükümet, bu süreci doğru kullanmadığı yada birileri tarafından kullandırılmadığı için, bölücülere bir toparlanma süreci olmuştur.
Sözde barış söreci kapsamında dağalr çiçek açacaktı, Hainlerin kol gezdiği dağlarda çiçekler toplanacaktı. Bölge halkı Kato Dağlarında piknik yapacaktı! Soruyorum sizlere Bu süreçte hangisi gerçekleşti?
Hülasa bu süreçte halk huzursuz, güvenli limanı seven sermaye korkak bir şekilde kaçış yolları aramakta. Bütün bu olup bitenler karşısında siyasiler de yapmacık söylem ve eylemlerle sözde koalisyon arayışları yapmaktalar.
Sevsinler sizin koalisyon arayışlarınızı. Memleket elden gidiyor beyler memleket. Siz koalisyon uykusundan uyanıncaya kadar atını alan Üsküdar’ı çoktan geçmiş olacaktır.
Her gün onlarca şehit haberleri sabır sınırlarımızı zorlamaktadır. Artık ayaklarınız yere bassın. Misakı-ı milli sınırlarımız içerisinden olup bitenlerden azıcık haberiniz olsun.
Türkiye’nin bu gün içinde bulunduğu şartlar 1974 yılındaki Kıbrıs Barış Harekatından daha zor şartlar değildir. Çok mu zor Kandil’e çıkartma yapmak? Hangi ağa babadan icazet almamız gerekiyorsa alalım. Sizin evladınız, hatta aklınızda tasavur ettiğiniz vatan toprakları size ucuz olabilir ama bizim çakıl taşımız canımızdan daha kıymetlidir.
Çünkü biz şuna inanan bir ecdadın torunları olarak, bayrağın toprak parçasından oluştuğunu biliyor ve onun için diyoruz ki “ Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır”
Top yekun bütün unsurlar dikkate alınmalıdır. Sınırlarımız yol geçen hanı olmaktan kesinlikle kurtarılmalıdır. Türkiye’nin kardeşçe, barış içerisinde yaşayabilmesi için, PKK’nın ekonomik, sosyolojik, siyasi ve askeri kaynakları kesinlikle kurutulmalıdır. Kandil kuşatma altına alınmalıdır. Bu işin ucu nereye kadar gidiyorsa da gidilmelidir.
Bin yıllık kardeşliğimizin birliği, devletimizin bekası ve ülkemizin bölünmez bütünlüğü için, Kandil ya yerle bir edilmelidir, yada yerle bir olmalıdır. “Bu yol çetin ve meşakatli, bir o kadar da yürek işidir.” diyeceksiniz biliyorum ama biz de biliyoruz ki çetin yollar yufka yüreklilerle aşılmaz. Siyasi hesaplar uğruna ülke insanımızın kardeşliğinin bozulmasına müsade edilmemelidir.
Kandil’e operasyonlar devletin dirliği, milletin bütünlüğ zarara uğratılmadan terörün bütün kaynakları kurutulmalıdır. Aksi halde her gün şehit haberleri almaya ve sahte göz yaşları dökmeye alışık oluruz. Başka önerisi yada izahatı olan varsa buyursun açıklasın.