Günümüzde yalakalık beceriksizler ve güçlüye yaranmak için güçlü bir sektör haline geldi. Oldukça prim yapan sektör, siyasette güçlü iseniz, yapmış olduğunuz her türlü pis işleri paklar, aklar, eğer bir kurumda iseniz size malesef terfi aracı olur.
Bilindiği üzere, genellikle insanların övünme, yapamadıklarını yapmış gibi gösterme, güçlüye de yaranmışlık için olmayan hasletleri varmış gibi gösterme egosu vardır. Zaman da ahir zaman olunca insanlar doğrudan hoşlanmıyorlar ama iltifattan övünmekten çok hoşlanıyorlar. Bunu becerebilenler, kendilerine çok güçlü pazar bulurlar. Günümüzde geçerli sektör gelen yalakalık, siyasette, kurumsal şirket ve ortamlarda bile avantaj sağladığı hepinizin malumudur.
Yalakalık konularında bile bazı eğitim türleri var. Bu eğitim türlerine, “kendini satma” ve “kendini satabilme sanatı” diğer adı ile pazarlayabilme diye rastlanmanız mümkün. Aslında “kendini satmak” ve “kabul ettirmek” de insanın kendini geliştirmesi açısından, kendi derdini yalansız, haramsız, hilesiz bir şekilde anlatması açısından gerekli bir durum ama çalıp çırpmakta, iftira atmada, hatta yapmış olduğu pis işlerde aklanma için değil.
Peki firmalarda ve siyasette bunun önüne nasıl geçilebilir? Bu konuda neler öneriyorsunuz? diyebilirsiniz.
Kurumsal olmayan her ortamda doğal olarak yalakalık karşımıza çıkıyor. Bir de uzun dönem “aynı ilişki Modeli”nde kalan insanların yalaka olma ihtimali yükseliyor. Tabi onun için siyasi ve ticari kurumlara rotasyon öneriyoruz. Kurum içerisinde ne kadar rotasyon olursa sorun o kadar çabuk çözülüyor. Türkiye’de siyaseti ve ticareti iyi bilen, işinde çok iyi çalışan, didinen ve zamanının çoğunu işi ile geçiren müteşebbis ve siyaset adamı profili var. Ama işin tekniğini bilen, işin aslını, nasıl yapılacağını, ölçülerini bilen müteşebbis ve siyaset adamı sayısı maalesef az. Bu siyasette de ticarete de böyledir.
Bu tahlillerden sonra sözü 5 Ocak’ta yapılan Yüce Divan bilmecesine getirmek istiyorum. Şimdi adı geçen bu 4 bakan suçlu veya suçlu değil. ortada bu kadar isnat ve iddia varken, Yüce Divan’a gitmeleri gerekmiyor muydu? Biz yargıç değiliz. Yargıçlar bile suç isnat olunmayana kadar suçlu demiyor. Öyleyse gündemi bu kadar meşgul eden 4 bakan mahkemeden neden kaçırıldı? Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yedikleriyle suçlananlar bütün vicdanlarda aklanmadılar. Maalesef bu yapılmadığı için 5 Ocak vicdanların sızladığı kara bir gün olarak tarihe geçecektir. Bize göre, komisyonun 22 Aralık’ta yapması gereken oylamayı ertelemesinin milletvekilleri üzerinde baskı ve tehdit oluşturulduğunun, aynı zamanda da yalakalığın açık göstergesidir. Soruşturma komisyonu, görevini yapamamıştır. Bunda İktidar partisinin olduğu kadar, muhalefetinde etkisi büyüktür. Toplum vicdanı rahatlatılmalıdır. Kim ne yapmışsa hesap vermelidir. Suç işleyenin yanına kar kalmamalıdır.
Bu tabloya göre Yüce Divan Bilmecesini meclisini çözeceğine inanmıyorum. Çünkü yalakalık sistemi, yalakalık hastalığı ülkenin bütün kurumlarını sarmış durumda. Bu hastalıktan ve yolsuzluklardan kurtulmanın, toplum vicdanında aklanmanın tek yolu ve çaresi vardır. Oda Peygamber Efendimizin Güzel Ahlak’ı ile ahlaklanmak ve Hz. Ömer’in Adaleti ile adaletlenmektir. Gerisi kim ne derse desin yalakalıktan oluşan basit bir hikaye…