Ülkemizde maalesef ağzı olan konuşuyor. Kimse çözüm teorileri üretmiyor.
Siyasi irade günü kurtarmanın hesaplarını yaparken, kitle örgütleri de siyasi iradenin şakşakçılığını yapıyor.
Halbu ki ülkemiz de milyonlarca işsizimiz var. İşsizlerin, emekçi çalışanların ve emeklilerin çığ gibi sorunu var. Malum İşçi sendikaları işsizliği, istihdam yetersizliğini konuşacaklarına ortamı geriyorlar. Ve her yıl 1 Mayıs kavga, kabadayılık ve efelenme gösterisine dönüşmektedir. Acı tarafı şudur ki bu efelenmeden milyarlarca lira da heba olmaktadır. Bu işsin suçlusu kim? Kim neye hizmet eder? Bilinmez. 1 Mayıs eskiden bahar bayramı olarak anılırdı. Bunun anlam ve önemini değiştiridler. “İşçi bayramı” olarak ilan ettiler. bayram ise bayramlar bayram gibi kutlanmalıdır. Niye illa taksim. Şimdi aklımız şu soru geliyor:
Taksim meydanı olmasaydı işçi bayramı kutlanmayacak mıydı?
Bir güne bayram diyebilmemiz için, önce bayramın anlam ve önemini bilmemiz lazım.
“Bayram”ın manası lügatta neş’e, paylaşmak, kucaklaşmak ve sevgi iken “1 Mayıs” sopa, tabanca, tehdit ve kim vurduya gitmek olarak değişti.
Bu ülkenin insanları 1 Mayıslarda seneler senesi izi silinmez korkular ve ölümler yaşadılar. Hatta maddi ve manevi bedeller ödediler. Taksim’in dili olsa da anlatsa. Taksim meydanının kimlere hangi sloganlarla ev sahipliğini yaptığını,Sovyetler Birliği ve Çin özlemiyle kızıl flamaların taşındığını, o günlerde şehirin tenhalaştığını, meydanlarda kimselerin kalmadığını, dükkânların açılmadığını, Marksist sloganlarla yürüyen işçilerin çoğunluğunun kendi iradeleriyle değil, tehditlerle oraya toplandığını. Taksim meydanı bu anlattıklarımızı unutsa da biz unutmadık.
Geçmişteki hataların tekrarlanmaması için cesur adımlara ve sorgulara ihtiyaç var.1 mayıs tehdit ve korku olarak çıkmalı ve ölümlerle, kırıp dökülmelerle anılmamlı.Eğer 1 mayıs bir işçi bayramı ise, bayram gibi kutlanmalı.Değilse bu anlamlı günü tertipleyenler kendilerini sorgulamalı. 1 Mayıs eğer işçi bayramı olarak kutlanacak ise, ki kutlanmalı bu da milli ideolojilerle yapılmalıdır. Düşünün bu işe sadece DİSK öncülük etmektedir.
Peki Disk Kimdir? “Devrimci İşçi Sendikaları.”Yahu kardeşim Neyin devrimi? Yıllar eveli işçilerle Marksist devrim yapılıp proleter iktidar kurulmayacak mıydı? Hani kurulabildi mi?
Bunlar safsata. Bugün böyle bir iddiaya sadece gülünür. Eğer o hayal terk edildiyse DİSK ve yoldaşlarının toplumu tedirgin eden, huzurunu kaçıran geçmiş 40 yıldaki kötü imajı silmesi lazım.1 Mayıs ideolojik gericilikten ve tehlike olmaktan kurtarılmalıdır.
DİSK başkanı “Taksim bizim kutsalımız” diyor.
Doğrudur: Kutsal olan her şeye saygı duymak gerek. Ama sadece kendi kutsalımıza değil. Başkalarını da düşünmek lazım. Hülasa DİSK’in 1 Mayıs’ı milletle kucaklaştırması lazımdır.
Buna iktidarında destek sağlaması gerekir. 21 Mart nevruz bayramı da böyle olmamış mıydı? Siyasi irade alternatif nevruz kutlayınca birçok tehlike ortadan kalktı.
DİSK yöneticilerine sağduyu çağrımdır. Gelin bir ilki gerçekleştirin.
Bu bayramı herkesin kabul edebileceği ve katılabileceği, yabancı ideolojilerin yaşanmayacağı bir bayram olarak kutlayın. Bütün siyasi parti temsilcilerini da davet edin. Bu oyunu bozun.
Kutsallık da devrim de milli ideojilerle mümkündür.
Çünkü taşıma su ile değirmen dönmüyor.