MHP‘nin destekleriyle AK Parti hükümeti, geniş yetkilerle donatılmış bir tezkereye sahip oldu. Gönül isterdi ki diğer muhalefet partileri de MHP gibi tenkitlerini yapsın, Ülkemizin tehdit altında olduğunun farkında olup bu sebeple tezkereye evet deselerdi.
Ülkemizin bölünmez bütünlüğü tehlike altında iken, tezkerenin geniş yetkili olmasından kaygı duymak bize göre yersizdir. Bölgemiz, çok sıcak ve büyük olaylara gebedir. Bölgemiz üzerinde oynanan oyun da çok perdeli bir oyundur. Burada bahaneler aramamak lazımdır. Taşeron olarak, kullanılan terör örgütleri bölgeyi iyice ısıtıp işgale zemin hazırlamaktadırlar. Bu sıcak bölge de her ân her şeyin patlak vermesi mümkündür. CHP ve HDP’nin bu tezkerenin ehemmiyetini anlamadıklarını görüyorum. Sınırlı bir tezkere ile kahraman ordumuzun ve hükümetin eli-kolu bağlı kalabilirdi. Geniş kapsamlı olarak adlandırılan bu tezkerenin yetkileri bize göre azdır bile. Kapsam ve kurallarının daha da genişletilmesi gerekir diye düşünüyorum.
Şimdi; muhalefete düşen görev, geniş yetkili bu tezkere ile Hükümetin, ne yapacağını, bu yetkiyi nasıl daha verimli hale getirerek kullanacağını sorgulaması ve takip etmesidir. Bu ülkenin geleceği, huzur ve refahı için kim, nasıl ve hangi samimi duygularla hizmet etmek istiyorsa kesinlikle mani olmamak gerekir. Bura da aslı olan niyettir. Çünkü ameller niyete göredir.
Üzüntümüz; parlamentoda temsil yetkisine sahip olan MHP dışındaki muhalefet partilerinin kendisi ile çelişki halinde olmalarıdır. Tezkere öncesi gerek CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gerekseHDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Dün: Koalisyona biz de katılalım derlerken, Tezkere günü: Maceraya hiç gerek yok demeleridir. İsterseniz bu liderlerin demeçlerini unutanlara hatırlatalım.
Kemal Kılıçdaroğlu, Tarih 19 EYLÜL: “Eğer IŞİD‘i terör örgütü görüyorsak, batı ittifakı içinde yer alıyorsak IŞİD’e karşı mücadeleye destek vermeliyiz. Ama kapalı kapılar ardında IŞİD‘i destekleyen, silahlandıran, sırtını sıvazlayan bir siyasal iktidarın bunu yapma şansı yoktur.”
2 EKİM: “Hükümet’in IŞİD’i yok etme hedefi yerine, ülkemizi çok daha büyük tehlikelere sokacak maceralar peşinde olduğunun anlaşılması, CHP‘nin tezkereye karşı olmasının tek nedenidir. Bu Hükümetin evlatlarımızı sonu belli olmayan maceralara sürüklemeye hakkı yoktur.”
Selahattin Demirtaş, Tarih:19 EYLÜL: “Türkiye‘nin koalisyona katılmaması, IŞİD‘e karşı mücadele yürüten Kürtlere destek vermemesi, çok büyük bir şüphe uyandırmış durumda. İstedikleri kadar destek iddialarını reddetsinler, sesiz kalarak zaten desteğini vermiş oluyorlar.”
2 EKİM: “Biz, ilkesel olarak askeri müdahalelere karşı olduğumuz için tezkereye hayır diyeceğiz. PYD‘ye silah yardımını Türkiye yapsın. Türkiye silah eğitimi de versin, silah da. Aksi takdirde katliam ortaya çıkarsa ya da IŞİD sınıra bayrağını dikerse bu Türkiye için daha mı iyi olur?”
Buyurun buradan yakın. Bu nasıl çelişki? Kim kimi uyutmaya çalışıyor? Aslında bu tezkere oylaması CHP ve HDP için ‘samimiyet testi’ne dönüştü. Hükümet’i “IŞİD‘le mücadele etmiyor” diye suçlayan CHP, bu sefer IŞİD‘e müdahale isteğine hayır oyu verdi. Savaş çağrısı yaparak partilileri Şanlıurfa sınırına toplayan, Mehmetçiğe taş atan ve gerginlik çıkaran HDP ise, ‘askeri müdahalelere karşıyız’ diyerek tezkereye evet demedi. Bu iki parti kendileriyle çelişkiye düşerken, Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun haklı olarak “sınav” olacak dediği oylamadan da geçememiş oldu.
Sınırımızdaki yangının her ân ülkemize sıçraması mümkün. Birbirimizle uğraşmayı bırakalım. Her türlü savaş ihtimallerine karşı dimdik ayakta olmamız lazım. Çünkü, misakı milli sınırlarımıza yapılacak bir saldırı, ondan da kolayı Süleyman Şah Türbesine yapılacak bir taarruz, bizi hadisenin parçası yapar.
Çok karışık problemlerle bir bayrama giriyoruz. Temennimiz o ki hamdolsun devlet bütün unsurlarıyla saat gibi çalışmakta. Hükümet ve ona tezkere konusunda destek veren MHP, heyecanlarıyla değil aklıselimleriyle hareket etmektedirler. İnşallah Kurban Bayramı hürmetine akan kurban kanı, insan kanının akmasına mani olur.