Aziz Dağtekin İnceleyip Yazdı
Suriye, 2011’de başlayan iç savaşın ardından birden fazla aktörün ve çıkarın kesişim noktası haline gelmiş, ülke sınırları içindeki dinamikler sürekli değişim göstermiştir. Son yıllarda yaşanan gelişmeler, özellikle Suriye’nin doğusunda PKK/PYD’nin toprak kazanması, Esad rejiminin karşılaştığı zorluklar ve HTŞ’nin (Heyet Tahrir el-Şam) yükselen etkisi, bölgesel ve küresel aktörler arasındaki dengeleri yeniden şekillendirmektedir.
Suriye’de son yıllarda yaşanan gelişmeler, bölgedeki güç dengelerinin köklü bir şekilde değişmesine yol açmaya devam ediyor. Bugün gelinen noktada, Suriye’deki iç savaşın yalnızca Esad rejimi, PKK/YPG, HTŞ gibi yerel grupların değil, aynı zamanda Rusya, ABD ve İran gibi küresel aktörlerin de etkisiyle parçalanmaya çalışılırken, Türkiye’nin ayak diretmesi ve ülkenin toprak bütünlüğünü savunması olası oyunları bozduğunu görüyoruz.
Bu inceleme ve yorumlama yazımızda Suriye’deki mevcut durumu, Esad’ın geleceğini, PKK/YPG ve HTŞ arasındaki olası çatışmayı, Rusya’nın Suriye politikasını, İran’ın ve diğer terör örgütlerinin nerede duracağı konusunda ve Türkiye ile ABD’nin bölgedeki rollerini kapsamlı bir şekilde analiz edeceğiz.
Türkiye’nin Suriye’nin Doğusundaki Gelişmelere Bakış Açısı ve Askeri Müdahalesi
Türkiye, Suriye iç savaşının başından itibaren en aktif dış aktörlerden biri olmuştur. Özellikle PYD/YPG’nin Suriye’nin doğusunda özerklik kazanması, Türkiye için bir güvenlik tehdidi olarak görülmektedir. PKK’nın Suriye’deki uzantısı olan PYD/YPG’nin, Türkiye’nin güney sınırındaki topraklarda hakimiyet kurması, Türkiye’nin ulusal güvenliğini doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle Türkiye, bu bölgedeki gelişmeleri dikkatle izlemekte ve gerektiğinde askeri müdahalelerde bulunmaktadır.
Son dönemde PKK’nın büyük toprak kazançları ve Suriye’nin doğusundaki değişim, Türkiye’nin müdahaleleri konusunda daha sert bir yaklaşım sergilemesine neden olacaktır. Türkiye, ABD’nin destekleriyle kurulup finanse edilen hem IŞİD’e karşı mücadelede hem de PYD/YPG’yi sınırlarından uzak tutmak amacıyla askeri operasyonlara devam etmektedir. Bu müdahaleler, özellikle Tel Abyad ve Resulayn bölgelerinde devam etmekte olup, Türkiye’nin Suriye’nin doğusunda daha güçlü bir askeri varlık göstermesi kaçınılmaz bir hal almıştır..
HTŞ’ye Peş Peşe Gelen Mesajların Anlamı
HTŞ (Heyet Tahrir el-Şam), Suriye’nin İdlib bölgesinde faaliyet gösteren en güçlü cihatçı grup olarak biliniyor. Son dönemde bu gruba peş peşe gelen mesajlar, bölgedeki güç dinamiklerini değiştiriyor. Özellikle, bazı bölgesel aktörlerden gelen mesajlar, HTŞ’nin gelecekteki stratejilerine dair ipuçları sunuyor. Türkiye’nin HTŞ’ye yönelik mesajları, bölgedeki cihatçı grupların kontrolünü ele geçiren bu örgütün, Türkiye ile diyalog kurmasını ve bölgesel güvenlik stratejilerine dahil olmasını amaçlayabilir. Bunun yanında, bazı Arap ülkeleri ve Rusya’nın mesajları ise, HTŞ’nin ideolojik ve askeri stratejilerine karşı daha sert bir yaklaşım sergileyebileceğini göstermektedir.
PKK/YPG ve HTŞ Arasındaki Olası Çatışma
PKK/YPG ve HTŞ, ideolojik olarak birbirlerinden çok farklıdır. YPG, sosyalist bir yapıya sahipken, HTŞ, Sünni cihatçı bir gruptur. Her iki grup da Suriye’nin kuzeyinde ve doğusunda çeşitli bölgelere hakimiyet kurmuşlardır. Ancak bu grupların çatışması muhtemeldir, çünkü her biri bölgedeki farklı etnik ve dini grupları kendi tarafına çekmeye çalışırken, birbiriyle ideolojik ve askeri çatışma riski taşır. PKK/YPG, Kürt özerkliğini savunurken, HTŞ, Sünni cihatçıların liderliğinde bir hilafet kurma amacındadır. Bu iki grup arasındaki çatışmalar, Suriye’nin gelecekteki haritasını ciddi şekilde etkileyebilir.
Suriye’de Baas Partisinin Akıbeti
Suriye’deki Baas Partisi, Esad ailesinin iktidarını sürdürmesinin temel dayanağıdır. Ancak savaşın getirdiği büyük yıkım ve Esad rejiminin birçok cephede zayıflaması, Baas Partisinin geleceği hakkında soru işaretleri yaratmaktadır. Baas Partisi, Rusya ve İran’ın desteğiyle hayatta kalmaya devam etse de, Esad’ın ömrü dolduğunda, Baas Partisi’nin geleceği belirsiz olacaktır. Çeşitli muhalefet grupları, Esad sonrası bir çözüm öneriyor, fakat Baas Partisi’nin bu süreçte ne kadar etkili olacağı, Rusya ve İran’ın tutumuna bağlıdır.
Esad’ın Sürgün Hayatı ve Geleceği
Esad rejiminin Suriye’deki hegemonyası, büyük ölçüde Rusya ve İran’ın desteğiyle devam etmektedir. Ancak Esad’ın geleceği belirsizdir. Suriye’deki iç savaşın sonunda, Esad’ın ya sürgüne gitmesi ya da başka bir ülkeye yerleşmesi olasılık dahilindedir. Esad’ın bir sürgün hayatına başlaması durumunda, büyük ihtimalle müttefiki olan Rusya’da ya da İran’da barınması beklenebilir. Ancak, Suriye’deki güç mücadelesi ve bölgesel dinamikler, Esad’ın akıbetini tamamen şekillendirecektir.
Rusya’nın Esad’a Karşı Tutumu ve Rejimi Terk Etmesi
Rusya, 2015 yılından itibaren Esad rejiminin en büyük askeri destekleyicisi olmuştur. Ancak son yıllarda, özellikle ekonomik ve stratejik çıkarlar doğrultusunda, Rusya’nın Esad’ı destekleme politikası değişim göstermektedir. Rusya, Esad’a olan desteğini kademeli olarak azaltabilir, çünkü Batı ile ilişkilerde stratejik manevralar yapmak istemektedir. Ayrıca, Rusya’nın Suriye’deki operasyonları maliyetli hale gelmiş ve Batı’nın yaptırımları ile karşı karşıya kalmış olabilir. Rusya’nın Esad’ın ipini çekmesi, Suriye’deki denetimini başka aktörlere devretmesi anlamına gelebilir.
Suriye’deki Güç Dengeleri: Türkiye mi, ABD mi?
Suriye’deki güç dengeleri, Türkiye ile ABD arasında keskin bir çatışma alanı yaratmaktadır. Türkiye, Suriye’deki Kürt hareketlerine karşı operasyonlar düzenlerken, ABD, YPG ile müttefiklik ilişkisi kurmuştur. Bu, Suriye’deki etki alanlarını paylaşan iki büyük gücü karşı karşıya getirmektedir. Türkiye, Rusya ve İran’ın desteğiyle Suriye’nin kuzeyinde daha güçlü bir pozisyon almayı hedeflerken, ABD’nin Suriye’deki varlığı, Kürt gruplarına verdiği destekle devam etmektedir. Sonuç olarak, Suriye’deki ipler şu an için her iki gücün elinde de olsa, Türkiye’nin bölgedeki etkinliği giderek artmaktadır.
HTŞ’nin Suriye’deki Hızlı İlerlemesinin Sebepleri
HTŞ’nin son dönemdeki hızlı ilerleyişi, sadece askeri başarılarla açıklanamaz. Bu ilerlemenin ardında, hem iç hem de dış faktörlerin etkisi bulunmaktadır. İçeride, HTŞ, birçok cihatçı grup ve milis güçle ittifaklar kurarak güç kazanmıştır. Dışarıda ise, bölgesel aktörlerden gelen destek ve Esad rejiminin zayıflaması, HTŞ’yi avantajlı duruma getirmiştir. Ayrıca, HTŞ’nin stratejik bölgelere yönelmesi ve yerel halkla yaptığı ittifaklar, ona büyük bir mobilite kazandırmıştır.
İran’ın Esad ve Suriye’deki Rolü
İran, Esad rejiminin en güçlü müttefiklerinden biri olarak, Suriye’deki iç savaşa müdahil olmuştur. İran, hem askeri destek sağlamış hem de siyasi olarak Esad’ı savunmuştur. Ancak, İran’ın Suriye’deki etkisi, yalnızca Esad’ın iktidarını sürdürmesiyle sınırlı değildir. İran, Suriye’yi bölgesel çıkarları doğrultusunda bir üs olarak kullanmayı amaçlamaktadır. İran’ın bölgedeki etkinliği, özellikle Şii milis grupları ve Hizbullah ile kurduğu ittifaklarla pekişmiştir. Ancak İran’ın gelecekteki rolü, Suriye’deki politik değişimlere bağlı olarak şekillenecektir.
Bir diğer ön görü de Rusya’nın Esad’ın ipini çekmesinin nedenleri arasında, bölgede daha geniş bir nüfuz alanı kurma, İran’la olan ilişkilerini dengeleme ve Batı ile ilişkilerde daha fazla diplomatik manevra alanı yaratma isteği bulunabilir. Bu, Suriye’deki savaşın sonunda Esad’ın daha az etkili bir figür haline gelmesi anlamına gelebilir.
Sonuç itibariyle Suriye, bölgesel ve küresel güçlerin birbirine zıt çıkarlarını gerçekleştirmek için mücadele ettiği karmaşık bir savaş alanıdır. Suriye’deki durum, Esad rejiminin geleceği, PKK/YPG ile HTŞ arasındaki olası çatışmalar, Rusya’nın rolü ve Türkiye-ABD gerilimi gibi faktörlere bağlı olarak şekilleneceğini, ayrıca Esad’ın iktidarının devamı, bölgesel güçlerin dengelerine ve küresel müdahalelere bağlı olarak değişeceğini düşünüyoruz.
Dün olduğu gibi Suriye, bundan sonra da uluslararası rekabetin, yerel güçlerin ve ideolojik çatışmaların merkezi olmaya devam edecektir. Her ne kadar Türkiye, ABD, Rusya, İran ve Esad rejimi, bu savaşın farklı taraflarını oluştururlarsa da her bir aktörün stratejik hedefleri ve çıkarları, Suriye’deki gelişmeleri etkilemektedir. Bu denklemin nasıl çözüleceği, bölgedeki güç mücadelelerine ve uluslararası aktörlerin tutumlarına bağlı olarak şekilleneceğini görür gibiyiz.