Ali Babacan’ın Halk TV hamlesi ve çatı aday Abdullah Gül itirafı!

Serdar Arseven bugünkü yazsında CHP yandaşı Halk TV’deki itiraflarıyla gündeme gelen Babacan ve çatı aday meselesini değerlendirdi.
Milat Gazetesi yazarı Serdar Arseven bugünkü köşe yazısında Abdullah Gül, Ali Babacan, Meral Akşener ve Çatı Adaylığı meselesini yazdı.

CHP yandaşlığıyla bilinen Halk TV’deki itiraflarıyla gündeme gelen Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, açıklamalarıyla asıl mesajı kime verdi? Niye Halk TV seçildi? Çatı aday ben olayım mı demek istedi?
Serdar Arseven’in bugünkü yazısından ilgili bölüm şöyle:

“Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın, CHP yandaşı Halk TV’deki “itiraflarını” izlediniz.

“2018’deki Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi Abdullah Gül’ün adaylık süreci”ne ilişkin suale “2018’de bir ortak adaylık teşebbüsü vardı olmadı. Ülke 5 yıl kaybetti.” diyerek karşılık veren Babacan’a, “O dönemde bu işin içinde olup olmadığı” da sorulunca “Tam göbeğindeydim! Abdullah Gül’e teklif yapıldığında masadaydım!” “itirafı” geldi.

Evet, bu bir “itiraf”.

Malûm;

Cumhurbaşkanlığı seçimi Haziran 2018’de yapıldı.

Ali Babacan, Ak Parti’den Temmuz 2019’da istifa etti.

Yani, Ali Babacan, “resmen” AK Partili iken, Abdullah Gül’ün çatı adaylığı için CHP ve diğerleri ile masaya oturduğunu, hatta bu işin “tam göbeğinde” yer aldığını “itiraf” etmiş oldu Halk TV’de.
Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirmek için “muhalif unsurlarla” işbirliği yaptığında “resmen” AK Partili olmasaydı, “itiraf” kelimesini kullanmazdım.

Her muhalif, iktidardakini “seçim yoluyla” devirmeye teşebbüs hakkına sahiptir.

Muhalefete “iktidarı seçim yoluyla devirmeye çalıştığı” için yüklenmek tuhaf bir tutumdur.

Bugün bir partide politika yaparsınız, yarın bazı noktalarda anlaşamazsınız, parti içinde mücadele edersiniz…

Baktınız olmuyor; istifanızı verir, milletin karşısına çıkar, derdinizi anlatır, oy istersiniz…

Bu olabilir.

Lâkin, siz, Ak Partili olduğunuz dönemde, “Liderinizi”devirmek için “arka plân çalışmalarına” katılırsanız, üstelik bu çalışmaların “göbeğinde” yer alırsanız, buna, amiyane tabirle “kelek atmak” derler!..

Halk TV’deki sözlere de “itiraf.”

Yapılan “kanuna” uygundur ama “hukuka” uygun değildir.

“Kanun” ile “hukuk” arasındaki farkı da, Ali Babacan mutlaka bilir.

*

Deva Partisi Genel Başkanı, ne kadar “tev’il etmeye” çalışırsa çalışsın, yaptığının kültürümüzdeki yeri bellidir.

Arkadan “iş çevirmek” doğru bir tavır değildir.

Çıkarsınız karşısına, söyleyeceklerinizi söyler ve istifanızı basarsınız.

Ondan sonra da, çalışmaların göbeğinde mi, kenarında mı, neresinde yer alacaksanız alırsınız.

Yoksa…

Böyle olmaz!..

Bugüne kadar bana yanlış yapanlarla “menfaat işbirliğine” giren çok sayıda “muhafazaKÂR” tanıdım.

Hepsini de kalbimden çıkartıp attım!..

İLETİŞİM KAZASI DEĞİL, MERAL AKŞENER’E MESAJ!

Görmüşsünüzdür herhalde;

Ali Babacan, “Ak Partili olduğu dönemde Abdullah Gül’ün çatı adaylığı için CHP’lilerle ve diğerleriyle birlikte hareket ettiğini” söylerken, “sorgucu”lardan İsmail Saymaz’ın bir keyiflenişi, bir “peşin satan” duruşu vardı ki, “Çok iyi, çok iyi, sırlarınızı döktünüz ortaya!” cümlesine eşlik eden…

Eminim, çoğu Deva Partili de gıcık olmuştur bu manzaraya!

Efendim, buraları geçelim, esasa gelelim:

Ali Babacan’ın, Abdullah Gül’ün çatı adaylığı meselesine, AK Parti’de “resmi olarak” siyaset yaptığı dönemde “göbekten” daldığını itiraf etmesini bir “iletişim kazası” olarak değerlendirenleri gördüm.

Yok öyle değil.

Halk TV özel olarak seçilmiş bir yer, CHP ile HDP’ye ve özellikle de “İyi Parti”ye mesaj vermek için uygun platform.

Ali Babacan, “O zaman, Abdullah Gül çatı adayı yapılsaydı, seçimi alır ve Erdoğan’ı indirmiş olurduk!” yollu sözleriyle mesajını göndermiş oldu…

Mealen;

“O gün bu fırsatı kaçırdınız, bugün aynı ‘hata’yı yapmayın. Bari bu sefer fırsatı kaçırmayın. Abdullah Gül olmadı, beni çatı adayı yapın!”

*

Hatırlarsınız:

Bazı yazılarımda, Kemal Kılıçdaroğlu’nun aklındaki “çatı adayı”nın ne Ekrem İmamoğlu, ne Mansur yavaş, ne Meral Akşener, ne de kendisi olduğunu iddiayla ifade etmiştim.

Kılıçdaroğlu, kendisinin “adaylığına” ilişkin sorulara, bugüne kadar hep “kaçamak” cevaplar verdi.

Muharrem İnce’yi seçilme şansı olmadığı için aday olarak öne sürdüğünü, böylece onun silinip gitmesini arzu ettiğini süreç gösterdi.

Muharrem İnce’nin söyledikleri gözler önüne serdi.

Hiçbir parti genel başkanı, başında bulunduğu yapının kendisini aşacak bir isim çıkartmasını arzu etmez.

Bu politikanın tabiatına aykırıdır.

Kılıçdaroğlu, Abdullah Gül’ün çatı adaylığı işini halledebilseydi, CHP’deki tartışılamaz gücüne zarar vermeden, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirmeyi denemiş olacaktı.

İnatçı ve kararlı bir politikacı olan Kılıçdaroğlu, mümkün olsa Abdullah Gül’ün çatı adaylığı projesini hayata geçirir.

Bu mümkün olmadığında da, “resmi olarak” Ak Parti’de siyaset yaptığı dönemde bile “Abdullah Gül” için “perde gerisinden” iş görmeye çalışan Ali Babacan’ı öne çıkartır.

Buna, iyice köşeye sıkışmış durumdaki HDP dünden razı olur.

Mesele “diğerlerini” ayarlamaya gelir.

Bu noktada da, “dış destekler” filan devreye girer, olur mu olur.

Hele hele, Ak Parti’nin hemen her meselede kendi ayağına sıktığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bütün seçimlerde destekleyen tabanı “küstürmek” için adeta elinden geleni yaptığı bu süreçte, “çatı adayı” Ali Babacan’ın “şansı olmaz” diyemiyoruz.

Ekonomideki “hane halkına” yansıyan sıkıntılar ve Ak Parti’deki “tabanı şaşırtan” bu dağınıklık hali devam ederse, Abdullah Gül ile başaramadığını, Ali Babacan ile başarabilir Kemal Kılıçdaroğlu.

Aslında, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş da “çatı adayı” olduklarında iddialı hale gelirler ama…

Dedim ya, dışarıdan çok büyük tazyik gelmezse, bu iki isimden birine yol vermez Kemal Kılıçdaroğlu.

Kendisi de, Cumhurbaşkanı adayı olduğu takdirde CHP Genel Başkanlığı’nı da kaybedeceğini bildiğinden “kolay kolay” bu işe girmez.

Bence, en güçlü “Çatı Aday Adayı” Ali Babacan.

Burada iş, büyük ölçüde İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e kalır.

Akşener, bir televizyon kanalının “Sayın Abdullah Gül’ün çatı adayı olmasını niçin istemediniz” şeklindeki sorusuna “Ne haddime Gül’ün aday olmasını istememek, engellemek. Çatı aday fikrinin doğru olmadığını kurulurken söylemiştik” diyerek karşılık vermişti.

Abdullah Gül’le şahsi probleminin olmadığını söylese de, sonuç olarak o adaylığı engelleyen Meral Akşener olmuştu.

Ali Babacan’ın, “O günlerde Abdullah Gül’ü çatı adayı yapsaydık, Erdoğan’ı çoktan devirmiş olurduk!” yollu siteminin ilk adresi de Meral Akşener oluyor bu durumda.

“Kendinizin ya da benden başkasının adaylığı için uğraşmayın. Abdullah Gül ile olmayanı ben yaparım!” mânâsında.”

ALİ KARAHASANOĞLU’NDAN BABACAN’A KRİTİK SORULAR

Yeni Akit yazarı Ali Karahasanoğlu’da bugünkü yazısında Babacan’a, “Tam göbeğinde olup görünmediğin daha hangi ihanetler var Babacan?” diye sordu.

Ali Karahasanoğlu’nun bugünkü köşe yazısından ilgili bölüm de şöyle:

“Şimdi söyler misiniz, böyle bir kişinin genel başkanlık yaptığı partiye, bu millet nasıl güvensin?

Nasıl inansın?

Nasıl oy versin..

Ali Babacan isimli beyefendi, 2018 yılında AK Parti Milletvekili..

Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimi yaklaşıyor..

Muhteremin, AK Parti’nin cumhurbaşkanı adayı olarak Tayyip Erdoğan’ın gösterilmesi gerektiğini belirten dilekçede ismi ve imzası var..

Belki bunu inkar edebilir..

“Liste halinde imzalar alınıyordu. Onlardan birisine farkında olmadan imza atmışımdır” diyebilir..

Ama..

AK Parti milletvekili iken..

O sıfatla maaş alırken..

AK Parti’nin cumhurbaşkanı adayı var iken..

Sen nasıl olur da, AK Parti’nin cumhurbaşkanı adayına rakip olması için, bir başkasına çalışırsın?

Bu nasıl olabilir?

Halkın önünde yapsa..

“Her şey, milletin gözünün önünde olmuş” derim.. Ama, yaşanılanlar, kapalı kapılar ardında.. Olayın üzerinden tam üç yıl geçtikten sonra, daha yeni açıklıyor, bebecan..

Ne diyor?

“2018’de kötü bir tecrübemiz var. 2018’de ortak adaylık teşebbüsü vardı. Olmadı.. Ülke tam 5 yıl kaybetti. Tam 5 yıl.. Çok detayına girmeyeyim.”

Niye detayına girmek istemiyorsunuz, Ali Bey?

Niye?

Bu ülkenin cumhurbaşkanı seçimi sıradan bir iş mi?

Cumhurbaşkanı seçiminde ayak oyunları ile milletten gizli işler çevrilmesi, başarılamayınca da gerçeklerin yıllarca saklanması, sıradan bir iş mi?

Detayına girmek istememiş ama..

Soru üzerine, mecbur kalmış bebecan..

Şöyle cevaplamış, detay ile ilgili olarak, cumhurbaşkanlığı seçiminde, Abdullah Gül’ün, Tayyip Erdoğan’ın karşısında, CHP’nin de içinde bulunduğu muhalefet partilerinin ortak adayı yapılması girişimine katılıp katılmadığı sorusunu: “Tabii tam ortası, göbeğindeydim. Görünür değildim ama tam göbeğindeyim.”

İşte gerçek bu..

İşte bu adamların maskesini indiren deşifre bu..

Milletin karşısına çıktıklarında göstermek istedikleri yüzleri ile, gerçek yüzleri arasında büyük farklar olduğunun itirafı, işte bu..

Adam, AK Parti’de iken, başka partilerin adayını belirlemeye kalkışıyor..

Utanmıyor, sıkılmıyor, bunu itiraf ediyor..

3 yıl geçmiş.

Her konuda şeffaflıktan bahsederken..

“Devlet yönetiminde şeffaflık.. İhalelerde şeffaflık.. Atamalarda şeffaflık” derken..

Devlet yönetiminin de, ihalelerin de, atamaların da üstünde olan cumhurbaşkanlığı seçiminde, gizli gizli iş kotarmanın kralına imza atıyor..

3 yılın sonunda, “Tam göbeğindeydim.. Görünür değildim” diyor.

Ben de merak ediyorum..

Söyler misin Ali Babacan..

Sen daha başka nelerin tam göbeğindesin?

Tam göbeğinde olduğun halde, görünmediğin daha ne kumpaslar var, ne gizli ittifaklar var?

Bunların içinde, İngiliz eksenli işbirlikleri var mı?

Pensilvanya merkezli görünmediğin ama tam göbeğinde olduğun anlaşmalar var mı?

Sen söyleyemiyorsan.. Nihat Ergün cevaplasın..

Hep dürüst olduğunu, dürüst kaldığını iddia eden Faruk Ünsal açıklasın..

Nasıl olabiliyor, cumhurbaşkanlığı seçimi gibi önemli bir konuda, işin tam göbeğinde olup, görünmemek?

Bunu yapan bir kişi, yarın daha başka hangi kripto işleri kotarmaya soyunduğu halde, görünmez olmayı da başarmaya çalışır?

Sadullah Ergin açıklasın..

Bu gizli gizli iş çevirmeleri yapmak için mi, AK Parti’den ayrıldınız?

AK Parti’ye yamamaya çalıştığınız “dürüstlükten uzaklaşma”dan anladığınız, “tam göbeğinde olup, görünür olmamak” mıdır?

“İlkeli olmak”tan kastınız, AK Parti milletvekili iken, AK Parti’nin adayı dışında birisinin adaylığını, hem de yıllardır size bel altı vuruşlarla saldırmış CHP’nin adamları ile birlikte kotarmaya kalkışmak mıdır?

2018 Haziran’ında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri için bu dalavereyi çeviren Ali Babacan..

2019 mahalli seçimleri sonrasında AK Parti’den istifa ederken, “Daha önce istifa edecektim de, istek üzerine mahalli seçim sonrasını bekledim” demişti..

Biz de bu açıklaması sebebi ile, bu adamı matah bir şey sanmıştık..

Oysa adam, su altından saman yürütenlerdenmiş..

Saman altından su yürütüp, sonra da “Dürüstlük, şeffaflık, ilkelilik, hesap verebilirlik” gibi bir dizi ilkelerden bahsediyor.

Oysa..

Bir baksalar, rakip olmaya kalkıştıkları Tayyip Erdoğan’a..

Böyle arka kapıdan iş kotarır mı hiç?

Bir partinin mensubu iken, bir başka partinin adayını hazırlamaya kalkışır mı hiç?

Ki.. Ali Babacan’ın nerede ise yaşı kadar, Tayyip Erdoğan’ın siyasi hayatı var..

Saadet’çi kardeşlerim hemen itiraz edecekler..

“Erdoğan da, Erbakan’a karşı parti kurmadı mı?”

Bu itirazı yapanlara hatırlatayım..

Erdoğan, Fazilet Partisi açık iken, yeni bir parti kurmadı..

Fazilet Partisi, şimdi Saadet’lilerin ittifak yaptığı CHP kafası tarafından, haince, ahlaksızca kapatıldıktan sonra..

Erbakan Hoca’ya, yine o CHP kafalıların ahlaksızca verdirdikleri dolandırıcılık suçlamalı cezadan sonra..

Yani Erbakan Hoca’ya, siyaset yapma yasağı üzerine, bir siyaset yasağı daha getirildikten sonra..

Erbakan Hoca’nın düşmanları ile işbirliği yaparak değil..

Yine Erbakan hocanın sevdalıları ile AK Parti’yi kurdu..

İlkeli oldu..

Dürüst siyaset yaptı..

Onun için “Kasımpaşalı” dediler..

Başını kimseye eğmedi.. Hep dik durdu..

Bu özellikleri ile Tayyip Erdoğan oldu.

Bu özellikleri ile 18 yıldır seçim kazanıyor..

Tüm Brütüs’lere rağmen. Tüm hainlere rağmen.. Tüm celladına aşık yol arkadaşlarına rağmen..

Sanıyorlar ki..

Çıkar, iki süslü laf edersin..

Halkı kandırır, oyları toplarsın..

Olmuyor işte..

Konuştukça batıyorsunuz. Konuştukça ilkesizliğinizi ifşa ediyorsunuz..

Vefasızlığınızı, nankörlüğünüzü açığa çıkarıyorsunuz..

Siz konuşursanız, Tayyip Erdoğan zora düşer diye bekleyenler..

Siz konuştukça, Erdoğan’ın ne büyük bir lider olduğunu görüyorlar..

Erdoğan, elindeki tüm devlet imkanlarına rağmen, sizin sergilediğiniz o ihaneti bilmiyor olabilir mi?

Bugüne kadar, sizin aleyhinize, ne söyledi?

Bu sırrınızı sizden önce ifşa etti mi?

Bir onun vefasına bakın..

Bir de kendinizin nankörlüğüne..”

KAYNAK: MİLAT GAZETESİ – YENİ AKİT GAZETESİ

Hakkında Editör

Taraf olmayan, habercilik yapan Net İnternet Haber, bağımsız özgür, tarafsız habercilik ilkesini benimsemiş olup, hakkın ve haklının yanında yer almayı ilke edinmiştir.

Göz Atmak İster misiniz?

Türkiye için en büyük tehlike nedir? ABD mi, İsrail ve terör mü, Ruya’nın nükleeri mi?

AZİZ DAĞTEKİN’İN İNCELEME YAZISI Dünya’yı huzursuz eden son uluslararası gerginlikler, ABD ile AB’nin savaşları kışkırtıcı …