Son dönemlerde bizlere iyice bir haller oldu. Birbirimizin kuyusunu kazıp, bireysel ve siyasal hataları fırsatçılığa çevirip kar sayar hale geldik. Oysa biz “Ben siftah yaptım, yan komşuda alışveriş yapın” diyen bir milletiz.
Nitekim bizim bu üstün hasletimizi iyi tahlil eden, emperyalist güçler, özellikle bizi bir birimizden koparmak için her türlü hileye başvurmayı hiç ihmal etmediler. Türk Milletini savaş meydanlarında yıkmayı başaramayanlar kaleyi içten yıkmak için olmadık entrikalar sergilemeye başladılar.
Türk Milleti’nin birlik ve beraberliğini itaat ve şecaatini yok etmek için kılıktan kılığa girdiler. Hangi yola başvurdularsa olmadı. Her defasında hüsrana uğradılar. Yenilmeye doymayan pehlivanlar gibi oyun kuran ve her defasında yenilen bu gafiller, beyin göçünü hızlandırmak ve bizi öz benliğimizden koparmak için başlattıkları yıkım operasyonlarında bir türlü muvaffak olamadılar.
Çanakkale’den denediler olmadı, 12 Eylül 1980 öncesi denediler olmadı, Asala, PKK, DHKP-C ile denediler yine olmadı. En son 15 Temmuz’da denediler o da olmadı. Bu kez çanaktan girmeyi başaran bu emperyalist güçler, gençlerimizi beynen uyuşturdular, hanımlarımızı da yıkım projesi olan dizilerle televizyon ekranlarına kilitlediler. Her biri birer yıkım projesinin bir parçası olan bu diziler toplumumuzu ahlaken yıkıyor, fuhuş, aldatma, yalan dolan ile bizi birbirimizden uzaklaştırıyor en önemlisi bizi yalnızlığa, bunalıma itiyor.
Devlet eliyle destek gören yıkımın bir parçası haline gelen bu diziler denetimsiz olduğu için nasıl nerede ve kimler tarafından finanse edildiği de ayrıca bir başka açmaz haline geldi. Mehmetçik Afrin’de devletin bekası ve bölünmez bütünlüğü için savaşıp şehit düşerken, dizilerinden vaz geçmeyen televizyonlar neden kahramanlık türküleri çağırmaz merak ediyoruz.
Ülkemiz top yekun böyle bir hassas dönemden geçerken, gelen şehit haberlerini sıradan bir habermiş gibi gösterilmesi veya algılanması bizi şahsen kahrediyor. Nitekim Ağrı’da şehit düşen askerimizin cebinden çıkan not da” Olur da o çok sevdiğiniz dizilerden ve dünya gündeminden bıkar da aklınıza gelirsek eğer, bilin ki bizler sizlerle sessizce çoktan vedalaştık. Çünkü sizler dizileri Survivoru izlerken bizler sizin ve çocuklarınızın geleceği için sessizce şehit oluyorduk” uyarısı yapması Çanakkale’den yurda giremeyen düşmanın Çanaktan İnternetten nasıl girdiğini ve bizi nasıl teslim aldığını anlatması yetmez mi?
Öyleyse gelin uyanalım. Öz benliğimize bizi biz yapan değerlerimize sahip çıkalım. Dün Çanakkale’den yurda girmek isteyen işgalcileri nasıl denize döktüysek, bu gün de çanaktan ve internetten gelen uyuşturma ve işgal operasyonlarına savaş açıp püskürtelim. Yoksa gidişat iyi bir gidişat değil. Biz bir ve iri iken daha güçlüyüz. Bunun da yolu kendimize gelmekten geçer..