Çocuk istismarı ve kadına şiddet

İnsanlığın büyük ölçüde kaybedildiği, Müslümanlığımızın maalesef vicdan üretemediği ve sözün neredeyse tükendiği zamanları yaşamaktayız. Müslüman alemde secaat ve itaat duyguları yok edilmiş durumdadır.  İslam coğrafyasında kan, göz yaşı ve şiddet eksik olmamaktadır.

Nitekim bizler, sözde modern dünyanın sakinleri olarak, yüce dinimiz İslam’ın ve onun  mukaddesatı olan Kur’an’ın ve kâinata rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimizin yeryüzünü teşriflerinin öncesi olan cahiliye dönemini olabildiğince eleştiriyoruz ama, sanki ısrarla o  dönemleri yaşamak istiyormuşuz gibi; ıssız çölün kumlarına  diri diri gömülen kız çocuklarının sessiz çığlıklarına asırlar ötesinden ses verip, sık sık bu vahşeti lanetlememize rağmen kadınlarımızı öldürüyor,  onlara şiddet uyguluyoruz. Oysa  cahiliye dönemini  sadece bir çağa değil, bir zihniyete ve yaşam tarzına işaret ettiğini unutuyoruz. Bugün dünya devletlerinde insanlar diri diri yakılırken, ülkemizde de çocuklarımıza,  genç kızlarımıza ve kadınlarımıza yönelik her türlü şiddet ve zulmün aynı zihniyetin ürünü olarak uygulanmaktadır. Bu insanlık dışı zulme maalesef her zaman olduğu gibi insanlık suskun kalmaktadır..

Çocuğa istismar, kadına şiddet, günümüzde coğrafya, din, dil, ırk ve sosyal statü tanımaksızın bütün insanlığı tehdit eden bir boyutta yaşanmaktadır. Ne yazık ki bu tehdidi en ağır biçimde yaşayanlar yine cahiliye döneminde olduğu gibi kadınlar ve çocuklar olmaktadır. Ülkemizde kadınların %39’u fiziksel, %43’ü duygusal şiddete maruz kalmaktadır. Hemen her gün zalim ve gaddar zihniyetlere kurban verdiğimiz masum canlar şahsen yüreğimi parçalamaktadır.

Oysa bizim inancımızda ve örfümüzde dara düşenin yardımına koşmak vardır. Dara düşürmek değil. Aman dileyene, eman  vermek vardır.  Canına,  namusuna ve malına kast etmek değil.  Bizler helali olmayana yan gözle dahi bakılmaz  ve  kadına el kalkmaz  diyen bir inancın mensuplarıyız. Ancak ne hazindir ki bugün, Kadına reva görülen şiddete, zulme, vahşete tanıklık etmenin ızdırabını bu şiddete engel olamamanın vicdan azabını yaşamaktayız.

Unutulmamalı ki, ateş düştüğü yeri yakar! Yürek yangınını söndürmeye gücümüz yetmez. Ama, ateşin düşmemesi için bize düşen nedir? Bu soruyu fert, aile, toplum ve kurumlar olarak her birimiz kendimize yöneltmeliyiz. Bu konudaki sorumluluklarımızın muhasebesini ciddi bir şekilde yapmalıyız.

Her türlü istismar, taciz ve tecavüzün, kadını aşağılamanın, hırpalamanın ve hatta incitmenin ne kadar büyük bir insanlık suçu olduğunu asla unutmamalıyız.  Ömrünü cahiliye düzeni ve anlayışını yıkmağa adayan sevgili Peygamberimiz, hayatı boyunca kadını, çocuğu, yaşlıyı dahası hiçbir insanı incitecek, onurunu zedeleyecek söz, tutum ve davranış sergilememiştir.

Olup biten, yıkıp döken, yakıp yok eden bir şiddetin elbette cezasını vermek gerekir. Ancak şiddeti var eden zihnin kalıplarını değiştirmedikçe, değer ve vicdan eğitimine ağırlık vermedikçe, merhamet örneklerini her geçen gün çoğaltmadıkça şiddetin önüne geçmek mümkün olmayacaktır. Kalplere Allah korkusu, vicdanlara  kul hakkı  duygusu hakim olmadıkça, ahiret inancı ve hesap bilinci hayata yön vermedikçe sadece idari, hukuki ve sosyal tedbirler bu vahşetin önünü almaya yetmeyecek, sadece seyirci kalacaktır.

Bu vesileyle insanlığını unutanlara cahiliye dönemini hatırlatıyor, kadına ve çocuğa el uzatanı, şiddet uygulayanı, fiziki tacizde bulunanı, diri diri yakan zavallıları lanetliyorum.

Hakkında Aziz Dağtekin

1960 yılında Elazığ'da doğdu. Öğrenimini İstanbulda tamamlayarak gazetecilik mesleğine 1983 yılında başladı. sırasıyla Hergün, Bulvar, Hürriyet ve Türkiye Gazetelerinde muhabirlik ve yazı işleri kadrolarında görev aldı. Basın sektöründen 2006 yılında emekli oldu. Halen idare yeri Adana olan ve Ulusal yayın yapan Netinternet, Ekonet Haber, Eko İntenet Haber sitelerinde Genel Yayın Yönetmenliği ve ekonomi ile alakalı yazı ve yorumlar yazmaktadır. Gazetecilik mesleği yanısara sigortacılık, pazarlama ve finans sektöründe üst düzey yöneticiliklerde bulundu. Sırasıyla İhlas Barter ve Turk Barter'da franchise ve bölge müdürlüğü görevlerinde yer aldı. 2005 yılında Turk Barter'dan ayrılarak Anadolu Barter'ı kurdu. Halen 13'e yakın şubesiyle faaliyet gösteren Anadolu Barter'ın Yönetim Kurulu Başkalığını yürütmektedir. Evli ve 2 çocuk babası olan Gazeteci-Yazar Aziz Dağtekin halen Basın Konseyi üyesi ve Adana'da Kurulu bulunan Çukurova Güreş Vakfı ile Elazığlılar Kültür ve Dayanışma Derneğinin de kurucu üyesidir.

Göz Atmak İster misiniz?

İran kime hizmet ediyor?

Aziz Dağtekin Yazdı İran gerçekten boş olduğunu bir kez daha kanıtladı. İran devlet olduğu günden …

Bir yanıt yazın