Cumhurbaşkanı Erdoğan, Devlet Bahçeli’nin Meclis Genel Kurulu’nda DEM Partili isimlerle tokalaşmasını yorumladı. Erdoğan, siyasette yeni bir sürece girildiğini belirterek “Cumhur İttifakı’nın uzattığı elin değeri anlaşılmalıdır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı’nda konuştu.
Gündeme dair önemli açıklamalar yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Partili yöneticilerle tokalaşmasını da değerlendirdi.
Siyasette yeni bir sürece girildiğini ve siyasette şiddetin yerinin olmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadelere yer verdi:
“CUMHUR İTTİFAKI’NIN UZATTIĞI ELİN LAYIKIYLA ANLAŞILMASINI UMUT EDİYORUZ”
Biz, yeni yasama yılında siyasette artık farklı bir üslup ve söylem görmeyi istiyoruz. Bölgemizin de içinde bulunduğu atmosferi düşünerek daha fazla konuşmaya, daha fazla uzlaşıya, diyalog zeminini daha fazla genişletmeye ihtiyacımız olduğu kanaatindeyiz. Milletin faydasına olacak hiçbir konuda diyalogdan kaçınmayız.
Cumhur İttifakı olarak yeni dönemde ülkemizin meselelerini mümkün olan en geniş mutabakatla çözmeyi arzu ve temenni ediyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin gerek Meclis’in ilk günü gerekse dün yaptığı açıklamaları takdirle karşılıyor, Türk demokrasisi ve 85 milyonun kardeşliği adına çok kıymetli buluyoruz.
Cumhur İttifakı’nın uzattığı elin değerinin muhatapları tarafından da layıkıyla anlaşılmasını ümit ediyoruz. Beklentimiz, hiçbir ayrım yapmadan Meclis’teki tüm siyasi partilerin de bu anlayış ve bu yaklaşım içinde hareket etmeleridir.
BOSNA HERSEK’TE SEL FELAKETİ
Türkiye Büyük Millet Meclisimize, siyasi partilere, bütün milletvekili arkadaşlarımıza, tüm Meclis çalışanlarına yeni yasama yılında tekrar başarılar temenni ediyorum. Sözlerimin hemen başında, geçtiğimiz günlerde büyük bir sel felaketiyle sarsılan Bosna Hersek halkına buradan geçmiş olsun temennilerimizi iletiyorum. Su baskınları sonucunda vefat eden kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar niyaz ediyorum.
Felaket haberini alır almaz AFAD’ımızı, Kızılay’ımızı, TİKA’mızı hemen harekete geçirdik. Evleri yıkılan, yakınlarını kaybeden, maddi zarara uğrayan kardeşlerimizin yaralarını sarmak için elimizden geleni yaptık ve yapıyoruz. Pazar günü Ulaştırma Bakanımız, hem Boşnak halkıyla dayanışmamızı göstermek hem de durumu yerinde incelemek üzere sel bölgesine intikal etti. Bosnalı kardeşlerimizi bugüne kadar olduğu gibi Allah’ın izniyle bundan sonra da yalnız bırakmayacağız. Merhum Aliya’nın son nefesini vermeden hemen önce hastane odasında elimizi tutarak bizlere bıraktığı emanete en güzel şekilde sahip çıkmayı sürdüreceğiz.
RECAİ KUTAN’IN VEFATI
Pazartesi günü ebediyete irtihal eden rahmetli Erbakan Hocamızın yol ve dava arkadaşı, milletvekili ve bakan olarak ülkemize ve milletimize çok kıymetli hizmetlerde bulunmuş, Milli Görüş hareketinin çınarlarından Recai Kutan ağabeyi de burada rahmetle yad ediyorum. Beyefendi kişiliği, mütevazı tavrı, alicenaplığı, çalışkanlığı ve davasına olan sarsılmaz bağlılığıyla Recai Kutan her zaman hayırla anılacaktır. İnşallah biz de kendisini daima özlemle ve şükranla yad edeceğiz. Rabb’im kendisini cennet-i cemailiyle müşerref eylesin.
“MALUMUNUZ DÜN, 6-8 EKİM OLAYLARININ YIL DÖNÜMÜYDÜ”
Dün malumunuz 6-8 Ekim olaylarının 10’uncu yıl dönümüydü. Kobani bahanesiyle kışkırtılan bu menfur olaylarda 2 emniyet görevlimiz şehit oldu. 35 kişi hayatını kaybetti. 435’i sivil, 326’sı güvenlik görevlisi 761 insanımız da yaralandı.
Bugün malum çevreler tarafından hala demokratik bir eylem gibi lanse edilen olaylar sonucunda çok sayıda ev, iş yeri, okul, Kur’an kursu, kütüphane, kültür merkezi, müze ve yurt binası zarar gördü. Bilhassa ihtiyaç sahiplerine kurban eti dağıtırken katledilen 16 yaşındaki Yasin Börü ve arkadaşlarına yapılan canilikleri, değil üzerinde 10 yıl, 100 yıl geçse bile unutamayız.
Şunu da biliyoruz: Ciğerparesini kaybetmiş bir annenin yürek yangınını ancak adaletin tecellisi söndürebilir. 6-8 Ekim olaylarında rolü olanlar, bağımsız Türk mahkemeleri önünde işledikleri suçların hesabını vermiş, hak ettikleri cezalara çarptırılmıştı.
“6 – 8 EKİM OLAYLARININ NASIL BİR TERTİP OLDUĞU ORTAYA ÇIKMIŞTIR”
Gerek Suriye’de daha sonra yaşananlar gerekse mahkeme süreci, 6-8 Ekim olaylarının nasıl bir tertip olduğunu ortaya çıkartmıştır. Fakat o dönem emperyalistlerin bölgesel planlarına alet olanlar bu olaylarla yüzleşme cesaretini halen gösteremedi. Keza 6-8 Ekim olaylarına sırf oy uğruna şaşı bakan devrin CHP yönetimi de bundan dolayı henüz nedamet getirmedi.
Lafa her başladıklarında biz Türkiye partisiyiz diyenlerin her fırsatta Türkiyeleştirme iddiasında bulunanların, ülkemizi uçurumun kenarına özellikle getiren bu travmayla mutlaka hesaplaşması gerektiğine inanıyoruz.
“DEMOKRATİK SİYASETTE TERÖRE YER YOK”
Demokratik siyasette şiddete ve teröre asla yer olmadığını herkesin anlaması gerekiyor. Bir elinde silah tutarak siyaset yapılmaz. Şiddeti bir hak arama yolu olarak görerek siyaset yapılmaz. Türkiye Yüzyılı’nda şiddetle arasına mesafe koyan anlayışa elbette yer vardır.
Ama sırtını dağa yaslayan terör siyasetine asla ve asla yer yoktur. Tekrar ediyorum, Kobani olaylarının hukuki açıdan hesabı sorulmuştur. 10 yıllık gecikmeyle bile olsa 6-8 Ekim olaylarına dair samimi bir muhasebenin yapılmasını da önemsiyoruz. Böyle bir tavrın sergilenmesinin, siyasette inşa etmeye çalıştığımız yumuşama iklimine katkı sunacağı açıktır.
İSRAİL’İN GAZZE’YE OLAN SALDIRILARI
7 Ekim’de İsrail’in Gazze’ye başlattığı saldırıların 1. yıl dönümünü geride bıraktık. İsrail’in 7 Ekim’den beri Gazze, Batı Şeria ve son olarak Lübnan’da gerçekleştirdiği katliamlarda 50 bin kardeşimiz şehit edildi. Gazze’de 1,9 milyon kişi, Lübnan’da da 1,3 milyon insan yerlerinden edildi. Evini, ocağını terk etmek zorunda kaldı. Gün geçtikçe katliamın maddi ve manevi faturası kabarıyor.
Savaşın bölgemizdeki diğer ülkelere yayılma tehlikesi büyüyor. İsrail’in artan saldırılarına, komşumuz İran’ın geçen hafta mukabelede bulunması bölgesel çatışma riskini hiç olmadığı kadar yükseltmiştir. Hemen her gün yeni bir eşiğin aşıldığı bu gerilimi çok yakından takip ediyor, devletimizin ve milletimizin güvenliği için tüm tedbirleri alıyoruz.
“CHP GENEL BAŞKANI UCUZ POLEMİK PEŞİNDE KOŞUYOR”
Ülkemizi şimdiye kadar bölgesel gerilimlerden hep uzak tuttuk. Yangına benzin dökenlerden değil, söndürmeye çalışanlardan olduk. Aynı tutumumuzu bugün de muhafaza ediyoruz. Netanyahu ve cinayet şebekesi, ham hayaller görmekte ve çok tehlikeli bir maceraya atılmaktadır. Türkiye ne yapılmak istendiğinin gayet farkındadır.
Nihai hedefin neresi olduğunu da çok net görebiliyoruz. Dün Dışişleri ve Savunma Bakanlarımız Meclisimizin kapalı oturumunda bu konuyla ilgili milletvekillerimize detaylı bilgi verdi. Her iki bakanımız da idrak kapıları açık olanlar için coğrafyayı tüm netliğiyle ortaya koydu.
Toplantı sonrası CHP Genel Başkanı’nın yaptığı açıklamaları esefle karşıladık. Tüm bölgemiz bir ateş çemberinden geçiyor. Ama bakıyorsunuz CHP Genel Başkanı ucuz polemik peşinde koşuyor. Açıkçası Sayın Özel’den ülke güvenliğine dair meselelerde daha olgun bir tavır beklerdik.
“TÜRKİYE’NİN GÜVENLİĞİNDEN TAVİZ VERMEYECEĞİZ”
Bununla birlikte daha düne kadar bölücü örgütün Suriye uzantısı PYD ile ilgili çok iyimser cümleler kuranlara ne yaparsak yapalım bazı gerçeği anlatmayacağımızın bilincindeyiz.
Varsın onlar kendi hayal dünyalarında yaşamaya devam etsin. Biz Türkiye’nin güvenliğinden kesinlikle taviz vermeyeceğiz. Ne pahasına olursa olsun bölgemiz ve topraklarımız üzerinde ameliyat yapılmasına müsaade etmeyeceğiz.
Türkiye, yayılmacı hevesleri, vatan topraklarına dikilen kem gözleri, kabaran işgalci niyetleri kursaklarda bırakacak kudrete ziyadesiyle sahiptir. Açık ve net söylüyorum. Vadedilmiş topraklar hezeyanının varacağı yer, büyük bir hüsran ve hezimet olacaktır.
“İSRAİL BİR SİYONİST TERÖR ÖRGÜTÜDÜR”
Bakınız bundan 1 yıl önce İsrail’in devlet olmak ile terör örgütü olmak arasında bir tercihle karşı karşıya olduğunu ifade etmiştim. O günden bugüne İsrail, Gazze’de son asrın en vahşi soykırımını yaparak Siyonist bir terör örgütü gibi hareket etti. Bundan hiç şüpheniz olmasın. İsrail, bir Siyonist terör örgütüdür.
Gazze kasabı, Siyonist Netanyahu’nun Amerikan Kongresi’ne davet edilmesi, dakikalarca ve defaatle ayakta alkışlanması bunun en bariz örneğidir. Tarih o kara tabloyu asla unutmayacaktır. Tarih elinde on binlerce çocuğun, kadının, sivilin kanı olan bir canavarı ayakta alkışlayanları asla ve asla affetmeyecektir.
Biz de her fırsatta ve platformda bu ikiyüzlülüğü deşifre edeceğiz. Tabii bu süreçte tarihin doğru tarafında yer alan ülkeler de oldu. Onlarla her zaman beraber olacağız. İspanya, Norveç, Slovenya başta olmak üzere, baskılara rağmen ilkeli duruş sergileyen tüm ülkeleri, soykırım cephesi karşısında insanlık cephesinde yer alan tüm halkları, özellikle de vicdan sahibi üniversiteli gençleri yürekten tebrik ediyorum.
“HERKES İÇİN ÖZGÜR FİLİSTİN”
Hamas’ın Gazze’de verdiği destansı mücadelenin aynı zamanda Türkiye için de olduğunu çok iyi biliyoruz. Filistin halkının soykırım şebekesi karşısında, aynı zamanda insanlığı da savunduğunu, Müslümanların izzetini de savunduğunu çok ama çok iyi biliyoruz.
Ülkemizde birileri Hamas’a terör örgütü iftirası atarken biz soykırımın ilk günlerinde hiç kimseden çekinmeden “İşte bunun için Hamas, Filistin’in Kuva-yi Milliyesi’dir” dedik. İlk gün nerede duruyorsak 1 yıldır aynı yerde yalpalanmadan, korkmadan, ürkmeden sapasağlam duruyoruz. İlk gün vatandaşlarımızı neye karşı uyarıyorsak bugün de aynı risklere dikkat çekiyoruz.
1 yıldır olduğu gibi bugün de biz herkes için barış, herkes için özgür Filistin diyoruz. Filistinli kardeşlerimize de buradan dayanışma mesajlarımızı gönderiyor, her zaman yanlarında olacağımızı hatırlatmak istiyorum. Yaklaşan kış mevsimi öncesinde, gıda, barınma ve tıbbi malzeme başta olmak üzere insani yardımlarımızı daha da artıracağız.
“KARDEŞLİĞİ BÜYÜTMEK İÇİN CANLA BAŞLA GAYRET EDİYORUZ”
AK Parti’yi kurduğumuz günden itibaren Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında ülkemize ve milletimize hizmet mücadelesi veriyoruz. Bu yüce çatı altında Türkiye’nin sorunlarını çözmek, milletimizin taleplerini karşılamak, en önemlisi de ülkemizde ekonomiyi, demokrasiyi, kardeşliği büyütmek için canla başla gayret sarf ediyoruz.
Bakınız bir toplumun huzurlu ve mutlu bir şekilde varlığını sürdürebilmesinin en başta gelen şartı, devletin her bireyin güven, adalet ve ekonomik refah ihtiyacını karşılayabilmesidir.
Tarih boyunca Türk devletlerini güçlü yapan, hakimiyetleri altındaki farklı kesimlerden insanları asırlarca barış içinde yönetebilmelerini sağlayan en önemli husus işte bu ilkelere olan bağlılıklardır.