CHP’de Cumhurbaşkanlığı adaylığı kavgası iç savaş mı, stratejik hamle mi?

Aziz Dağtekin Yazdı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) içinde devam eden cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmaları, bir yandan partinin iç dinamiklerini test ederken, diğer yandan partinin gelecekteki seçim başarısını şekillendirecek önemli bir mücadeleye dönüştü. Bu süreçte, CHP’nin iki güç denemesi yapan belediye başkanı olan Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu arasındaki gerilim, partinin yönetimindeki değişikliklerle birlikte daha da keskinleşiyor.

Kozlarını açık oynayan İmamoğlu ile çekingen tavrı ile gerilim yüklü Mansur Yavaş’ın suya sabuna dokunmaz tavrı CHP’deki adaylık sürecinin siyasi stratejileri, güç mücadelesi ve parti üyelerinin rolü üzerine kapsamlı bir iç savaş mücadelesine dönmüş durumda.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, parti içinde cumhurbaşkanlığı adayının belirlenmesi için üye bazlı bir demokrasi çağrısında bulundu. Özel’in bu çağrısı 1.6 milyon üyesiyle CHP, teorik olarak geniş bir seçmen kitlesine sahip bir partidir ve bu üyeler arasındaki tercihler, partisinin geleceği için belirleyici olabilir. Ancak bu öneri, hem parti içindeki güç dengesini değiştirecek hem de liderlik mücadelesini daha da kızıştıracak bir adım olarak görüyoruz..

Özel’in önerisi, adeta bir “açık seçim” vaadi sunuyor. Partinin yetkili organları yerine doğrudan üyelerin iradesine başvurulması, parti içinde demokrasiyi işler kılma amacı güdülse de, mevcut siyasi iklimde böyle bir süreç nasıl işleyecek, bilinmez. Üyelerin büyük bir kısmı henüz hangi adayın en uygun olacağı konusunda net bir karar vermiş değil. Ancak, bu yaklaşım, bir yandan parti içindeki “genel başkan ve diğer yetkililerin” aday belirleme süreçlerine olan güveni sorgulatırken, bir yandan da kamuoyunda farklı görüşlerin çarpışmasını hızlandıracak gibi görünüyor.

Mansur Yavaş’ın adaylık tartışmalarına temkinli yaklaşması, özellikle son dönemde CHP’nin üst düzey yöneticileriyle yaptığı görüşmelerde net bir şekilde ortaya çıktı. Ürkek davranan Yavaş, cumhurbaşkanlığı adaylık tartışmalarının partiyi gereceğini ve şu an odaklanılması gerekenin yerel başarılar olduğunu ifade etmesi partilileri geriyor.  Bu tutum, hem parti içindeki daha pragmatik ve sakin kanadın görüşünü yansıtıyor, hem de Yavaş’ın liderlik tarzına dair önemli ipuçları veriyor.

Ancak Yavaş’ın bu yaklaşımı, parti içinde onun güçsüz olduğunu düşünen bazı kesimler tarafından eleştiriliyor ama İmamoğlu’nun destekçileri, Yavaş’ın adaylık konusunda net bir duruş sergileyemediğini ve bu yüzden parti içindeki diğer önemli gelişmeleri geride bırakmaya çalıştığını iddia ediyor. Dahası, Yavaş’ın ülkücü kökenlerinin, CHP içindeki bazı unsurlar tarafından hâlâ sorgulanması, onun “gerçek CHP’li” olup olmadığına dair kulisleri harekete geçiriyor. İmamoğlu cephesi, Yavaş’ın gerek parti içindeki kökeni gerekse de terör ve yolsuzluk gibi konularda gösterdiği “sessiz” duruşu nedeniyle, onun CHP’nin geleceği için yeterli bir aday olmayacağı görüşünü savunuyor.

Ekrem İmamoğlu, Yavaş’tan farklı olarak, daha cesur ve açık bir şekilde cumhurbaşkanlığı adaylığına talip olma sinyalleri veriyor. CHP içindeki bazı önemli isimlerle kurduğu iletişim ve kendi vizyonunu ortaya koyma çabaları, onu partinin “gerçek” temsilcisi olarak öne çıkarıyor. İmamoğlu, aynı zamanda İstanbul Belediye Başkanlığı döneminde kazandığı ulusal popülerliği, kendi adaylığını güçlendirecek önemli bir koz olarak kullanıyor.

İmamoğlu’nun daha fazla görünürlük kazanmak için yaptığı açıklamalar ve medyada yer alan anket sonuçlarına dayanarak, birçok anket onun şansının yüksek olduğunu gösteriyor. 2024 Kasım ayında yaptığı açıklamalarda, İmamoğlu’nun anketlerde Mansur Yavaş’ı geride bırakması, onun bu süreçte ne denli kararlı olduğunu ortaya koyuyor. Ancak, İmamoğlu’nun adaylık sürecinde kullandığı dil ve strateji, bazı partililer tarafından “mağduriyet” vurgusu yaparak partinin içindeki potansiyel bölünmelere sebep olabileceği yönünde eleştiriliyor.

Bu adaylık mücadelesi, yalnızca iki belediye başkanının liderlik rekabeti değil, aynı zamanda CHP’nin içindeki ideolojik ve stratejik bölünmelerin bir yansımasıdır. Mansur Yavaş’ın daha sağ eğilimli yaklaşımı, partinin bazı muhafazakâr tabanlarında olumlu karşılanırken, İmamoğlu’nun daha net sosyal demokrat kimliği ve halkla daha güçlü bağları, özellikle genç seçmenler ve parti tabanının radikal kanatları için daha cazip olabilir. Her iki adayın da kendine has avantajları ve zorlukları bulunuyor.

Eğer CHP, üyelerinin iradesiyle bir aday belirlerse, bu durum partideki farklı kanatların etkisinin daha fazla hissedileceği bir süreci başlatabilir. Öte yandan, partiyi dışarıdan izleyenler için bu sürecin ne kadar sağlıklı işleyeceği, diğer partilerle yapılacak ittifakları nasıl etkileyebileceği ve nihayetinde seçim sonuçlarına nasıl yansıyacağı, şüpheli bir soru işareti olarak kalacak.

CHP’deki bu adaylık tartışmalarının, yalnızca bir iç çekişme olarak kalmaması, aynı zamanda Türkiye’nin gelecekteki seçimlerinde önemli bir belirleyici olacağı şüphe götürmez bir gerçektir. Yavaş’ın çekingen yaklaşımı ve İmamoğlu’nun bastıran stratejisi, sadece kişisel liderlik mücadelelerinin ötesinde, Türkiye’nin demokrasi, ekonomi ve toplumsal yapısının geleceğine dair önemli mesajlar içeriyor.

Parti içindeki bu rekabet, CHP’nin gelecekteki siyasi yönelimini, halkla olan bağını ve toplumsal algısını belirleyecektir. Bu süreç, partinin ne kadar demokratik işlediği ve kendi içinde nasıl bir liderlik vizyonu oluşturduğunun bir testi olacaktır. Partinin üyelerinin kararı, sadece cumhurbaşkanlığı seçiminde değil, aynı zamanda Türkiye’deki politik dengeyi de şekillendirecektir.

Hakkında Aziz Dağtekin

1960 yılında Elazığ'da doğdu. Öğrenimini İstanbulda tamamlayarak gazetecilik mesleğine 1983 yılında başladı. sırasıyla Hergün, Bulvar, Hürriyet ve Türkiye Gazetelerinde muhabirlik ve yazı işleri kadrolarında görev aldı. Basın sektöründen 2006 yılında emekli oldu. Halen idare yeri Adana olan ve Ulusal yayın yapan Netinternet, Ekonet Haber, Eko İntenet Haber sitelerinde Genel Yayın Yönetmenliği ve ekonomi ile alakalı yazı ve yorumlar yazmaktadır. Gazetecilik mesleği yanısara sigortacılık, pazarlama ve finans sektöründe üst düzey yöneticiliklerde bulundu. Sırasıyla İhlas Barter ve Turk Barter'da franchise ve bölge müdürlüğü görevlerinde yer aldı. 2005 yılında Turk Barter'dan ayrılarak Anadolu Barter'ı kurdu. Halen 13'e yakın şubesiyle faaliyet gösteren Anadolu Barter'ın Yönetim Kurulu Başkalığını yürütmektedir. Evli ve 2 çocuk babası olan Gazeteci-Yazar Aziz Dağtekin halen Basın Konseyi üyesi ve Adana'da Kurulu bulunan Çukurova Güreş Vakfı ile Elazığlılar Kültür ve Dayanışma Derneğinin de kurucu üyesidir.

Göz Atmak İster misiniz?

Ahmet Türk’ün torunu Mersin’de silahlı saldırıda hayatını kaybetti!

İçişleri Bakanlığı tarafından görevden uzaklaştırılan Mardin Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ahmet Türk’ün torunu Hüseyin Reber Türk, …

Bir yanıt yazın