Aziz Dağtekin Yazdı
Ölümle ittifak yapan hiçbir dava haklı bir dava olamaz. Baki bir dava fani insanların omzuna bina edilemez. Davası Cihan-ı Şümul davası olan her türlü çalımdan, kibir ve azametten uzak durur. Dava ve gönül adamı olanların hep davası ve dava için kavgası hakikat davası, hakikat savaşı olmuştur.
İşte bu yüzdendir ki biz dava ve gönül adamı olarak, Türkiye’mizin bekası için, davaların davasını tecellileştiren Allah’ın derdinin yanında durmak, cennet vatanımızı parçalama hesapları yapanların oyununu bozmak için 14 Mayıs’ta hiç bir şahsi hesap ve hırsa kapılmamak adına yapılacak olan beka seçiminde Türkiye’nin kurtuluş reçetesini omuzlarında taşıyan cihan-ı şümul davasını güden Cumhur ittifakında saf tutacağız. Çünkü bizim için mesele şahıslar değil, cihan-ı şümul davasıdır.
Bizim için mesele Recep Tayip Erdoğan değil. Bazı zavallılar bunu hala anlamadılar. Bizim için mesele Recep Tayyip Erdoğan olduğundan dolayı biz Tayyip Erdoğan’ın yanında durmuyoruz. Recep Tayip Erdoğan bizim meselemizin yanında durduğu için, biz Recep Tayyip Erdoğan’ın yanındayız.
Dava ve gönül adamı merhum Necip Fazıl Kısakürek, çok güzel bir sözünde diyor ki, “gayemiz şahıs değil, şahısta tecelli eden dava.” Onun içindir ki, bazen iş şahısları geçer. Şahıs da bir dava tecelli eder. Kader onu alır getirir, önünüze serer. İşte sana hakikat der. Kadere bir baksanız ya! O kader ki Osmanlının hani tazminattan bu tarafa diye düşünürsek 250 sene sonra Türkiye’nin kaderini ümmeti Muhammed’in kaderiyle bir kavşakta buluşturuyor.
O kavşak öyle bir kavşak ki, Türkiye savrulursa Ümmet-i Muhammet başka bir yere savrulacak. Türkiye toparlarsa Ümmet-i Muhammed başka bir yere toparlayacak. Şimdi tam böyle bir denklemin içerisine Allah bir de şahıs kattı. Şimdi bu kavşakta Türkiye’nin kaderi var. Ümmetin kaderi var. Bir de Recep Tayyip Erdoğan’ın kaderi var. Bu üçü kesişti.
Biz Tayyip Erdoğan’ın yanında dururken, dert ettiğimiz şey onun şahsı değil, onun şahsında böylesi bir kader hamlesiyle davaların davasını tecellileştiren Allah’ın derdinin yanında durmak. Türkiye’mizin bekası için Allah Recep Tayyip Erdoğan’a ömür verdiği müddetçe Recep Tayyip Erdoğan’ın derdinin ve davasının yanında durmak dava adamının birinci vazifesi olmalıdır. Unutmamak gerekir ki, ölümle ittifak yapan ve Türkiye’yi parsel parsel bölmek için şer odaklarıyla gizli, saklı pazarlıklar yapanların hiçbir haklı davası olamaz. Aklı olanın da şerde değil hayırda birleşmesi lazım.
Bizim gözümüzde, 100 yıllık Cumhuriyetimizi yıkmak için ant içenlerle saf tutup, ittifak yapan şer odaklarının sözleriyle hareket edip, milliyetçilik tasarlayanların, Müslümanız deyip sakallarını ovalayanların her şeyi, her iddiası ve her hareketi sahtedir. Hadis-i Şerifte buyrulduğu gibi, “Kişi sevdiğiyle beraberdir.” Dava adamı olmayıp da sahte dava adamı gömleği giyen, şer odaklarıyla kol kola yürüyenlerin hiç bir haklı gerekçesi olamayacağı gibi, beka endişesi de olamaz. Bu yüzdendir ki, 14 Mayıs’ta inadına Reis, inadına Cumhur İttifakı, inadına Devlet Bahçeli diyoruz. Davası olanları da bu çatıda buluşmaya davet ediyoruz.