Yeni Şafak gazetesi yazarı Nedret Ersanel bugünkü köşe yazısında, Biden yönetiminin önündeki sorunları, Avrupa, Çin, Rusya ve Türkiye ile olan ilişkilerindeki son durumu köşesine taşıdı. Çin’in Avrupa üzerindeki etkisi ve Tayvan sorununa değinen Ersenal, yeni yönetimin kritik mevkilerine getirilen ve yapılan Türkiye açıklamalarını değerlendirdi.
Çin ile ABD arasında yaşanan “Tayvan” sorununa değinen Ersenal, “ABD’nin Avrupa, transatlantik ittifak, NATO, Rusya ilişkilerini gözlemleyebiliyoruz ama bir benzeri Pasifik’te sürüyor. Mesela Tayvan. Kibrit çakmaya bakıyor. Ekonomisi zorda Japonya da hayli rahatsız. Deniz, savaş gemilerinden geçilmiyor” ifadelerini kullandı.
Çin Devlet Başkanı Xi’nin Davos’taki, “soğuk ve sıcak savaş” sözlerine değinen Yeni Şafak yazarı, Merkel’in ABD yönetiminin “ya biz ya Çin, tarafınızı seçin” çağrısını reddederek, Xi’nin sözlerine yaptığı atfı yazdı.
Biden yönetimi için Ankara ve Moskova’nın önemli olduğunu söyleyen Ersenal, yeni yönetimin kritik mevkilerine getirilen isimlerin PKK/YPG’ye olan yakınlıklarına vurgu yaparak, Dışişleri Bakanı Blinken, ABD Büyükelçisi ve Beyaz Saray’ın son yaptığı Türkiye karşıtı açıklamaları değerlendirdi.
İşte Nedret Ersenal’in o yazısının tamamı;”Sadece köhne değil istenmeyen düzeni yeniden ve üstelik abanarak kurma arzusu, uygulayacağınız baskının hızı ve eziciliği arttıkça daha kötü sonuç verebilir…
ABD yeni yönetimi bir yandan Avrupa’yı eskisi gibi ve tam olarak yeniden yanında isterken öte yandan da hem Rusya hem Çin’e yönelik ayrı politikalarla onları hem hizaya hem de ‘sıraya’ sokma görüntüsü veriyor. Bu, ‘sıranın sana geleceği’ bir kuyruk demek ve ne Moskova’nın ne Pekin’in bunu anlamaması mümkün değil…
Washington, sadece süper oyuncuları değil, onları etkileyebilecek, yönlendirebilecek, güçlerine çarpan etkisi yapabilecek büyük ülkelerin de üzerine gidecek gibi. İşaretler o yönde. Türkiye de bunlardan biri hatta birincisi.
Çin lideri Xi Jinping, geçtiğimiz Pazartesi Davos’a dijital katılımla söylenmesi gereken kimi cümleleri kurmaya başladı. Bir çok gözlemciye göre bu ABD’ye uyarıydı. ABD/Biden’ın, Çin’in küresel ticaret ve teknoloji ağlarını işlevsiz hale getirmeye yönelik herhangi bir girişiminin Soğuk Savaş’ı yeniden başlatma riski taşıdığını söyledi.
Bunun Davos’ta söylenmesinin ayrı tercümesi var; “Avrupa’yı Pekin’e karşı kışkırtma ve Çin’e karşı ittifaka zorlama”!..
Daha göz önünde olduğu için ABD’nin Avrupa, transatlantik ittifak, NATO, Rusya ilişkilerini gözlemleyebiliyoruz ama bir benzeri Pasifik’te sürüyor. Mesela Tayvan. Kibrit çakmaya bakıyor. Ekonomisi zorda Japonya da hayli rahatsız. Deniz savaş gemilerinden geçilmiyor. Bu sahadaki durum. Masada ise ABD, bölge ülkeleriyle tıpkı Avrupa’da toparlamaya çalıştığı gibi bir Çin karşıtı ittifak inşa etmeye girişmiş durumda.Başkan Xi bu yaklaşımın tehlikeleri konusunda uyarılarda bulundu… “Dünyada gruplar oluşturmak, diğerlerini dışlamak, tehdit etmek ve korkutmak, ayrıştırmaya, tedarik kesintisine, yaptırımlara başvurmak dünyayı yalnızca bölünmeye itecektir. Soğuk savaş, sıcak savaş, ticaret savaşı ya da teknoloji savaşı, tüm ülkelerin çıkarları zarar görür”…Bu satırlar illa sıcak yüzleşme anlamına gelmiyor. Gelmiyor ama herhalde meseleyi de anlatıyor!
Avrupa Çin için önemli. Biden yönetiminin ‘yeni transatlantik’ arayışları rahatsızlık veriyor. Pekin’in AB ile imzaladığı ticaret anlaşması bu yüzden dikkat çekici. Büyük fedakârlıklar yaptı, tavizler verdi.
Tablo böyleyken, ‘özel konumu’ nedeniyle Almanya’nın, Merkel’in söyleyecekleri merak ediliyordu ve doğrusunu söylemek gerekirse Şansölye sadece merakları tatmin etmekle kalmadı…Denebilir ki, Salı günü Merkel, ABD’nin, ‘ya biz ya Çin, tarafınızı seçin’ çağrısını reddetti. Çin’e, Xi Jinping’in bir gün evvelki konuşmasına atıflarda bulunarak konuştu; “Blokların inşasından kaçınmayı çok isterim. Biri ya da diğeri etrafında gruplaşıyoruz. İşlerin nasıl olması gerektiğine dair anlayışım bu değil. Çin Devlet Başkanı dün bir konuşma yaptı ve o ve ben bu konuda hemfikiriz. Çok taraflılığa ihtiyaç olduğunu görüyoruz. AB-Çin arasında gerçekleyen yatırım-ticaret anlaşmasından da çok memnunum”…‘Özel Konum’ dediğimiz bu işte; Berlin, bir yandan Türkiye ile ilişkilerini iyi ve yakın tutuyor, bir yandan Rusya ile ilişkilerini bozmamaya ve hatta Kuzey Akım-2 örneğinde görüldüğü üzere, ‘ABD’ye rağmen’ sürdürüyor, öte yandan da Avrupa liderliği için mücadele veriyor.Xinping ve Merkel’in hem ayrı ayrı konuşmaları hem uyumları için Davos uygun zemin ama zamanlama da var…Bunların hemen öncesinde Biden ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiler ve «Çin de dahil paylaşılan dış politika öncelikleri üzerinde birlikte çalışmayı kabul ettiler”…Paris, Rusya ve Çin’le ilişkiler, Avrupa liderliği konusunda Almanya’ya rakip. Bu Avrupa üzerindeki ABD baskısını da çeşitlendiriyor. Biden, benzer konuşmayı İngiltere Başbakanı Boris Johnson ile de yaptı. Avrupa ile Çin politikası üzerinde çalışmak istediğini Londra’ya da söyledi. Görülüyor ki İngiltere Brexit sonrası Avrupa’dan tüm alakasını, pılını-pırtısını toplayıp gitmeyecek. ABD ile birlikte Avrupa’yı yönlendirme konusunda ortak olacak…Birleşik Devletler’in yeni dış politika-küresel güvenlik anlayışında Avrupa gerçekten kıymetli ve buna asılmaya devam edecek. Ancak bu sadece ara aşama. Nihai yüzleşmeler Rusya ve Çin’le yaşanacak. Bu yüzden iki başkent Beyaz Saray için kritik: Ankara ve Moskova.ABD, ‘dünyanın bütün sorunları’ bir yana kendi ağır dertlerine de bakmadan, krizlerin başı Türkiye’ymiş gibi yeni yönetiminin neredeyse her ağzından Ankara’yı rahatsız edici açıklamaları, laf çarpmaları, atamaları üst üste üzerimize gönderiyor…”Brett McGurk, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın başına getirildi ya, gerisini saymayın” diyenlerin haklılığını yok sayarsanız, Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon) başına Lloyd Austin’in getirilmesine, “Pentagon PKK’ya emanet” manşetini çeken gazetelerin ferasetine yüz vermezseniz, daha ilk günden şunlara ne diyeceksiniz…Dışişleri Bakanı Blinken’in, “sözde müttefik”, “Türkiye’yi Rusya’ya ya da diğer düşmanlara yaklaştıracak adımlar yerine Batı’ya dönük tutmalıyız”, “Bölgesel meselelerdeki farklılıklar ile Türkiye’yi transatlantik ittifaka yakın tutmaya çalışacağız” cümleleri…
ABD’nin BM Büyükelçisi yardımcısı diplomatın, “Türkiye ve Rusya Libya’dan derhal çekilmeli” açıklaması…
Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile AB Komisyonu Başkanı Leyen’in, AB ve ABD’nin ortak endişelerinden birinin Çin ve Türkiye olduğu haberleri… Vb…
ABD, Türkiye ilişkilerini toparlamak için hangi yolu seçeceğine kendisi karar verecek. Şu an ‘kendi kendine’ karar veriyor gibi duruyor…”