Toplumumuzun her bireyinin hayatımızı etkilemeye çalışan ve yaşadığımız topraklar için pek çok tehlikeli emelleri olan emperyalist güçlerin sinsi, kalleşçe yıkıcı faaliyetlerinin varlığından haberdar olduğu kanaatindeyiz.
Şehitlerimizin kanıyla sulanmış bu kutsal topraklara birileri göz dikse, el uzatsa her birimiz sahip olduğumuz bu mukaddes değerler uğruna malımızı, canımızı seve seve vermekten hiç tereddüt etmeyiz. Ve yine biliyoruz ki, düşmanın işgali, yalnızca toprakların ele geçirilmesiyle sınırlı kalmayıp insanların yürekleri, kültürleri ve zihinlerini istila etmeyi de hedeflemektedir. Şunu asla unutmamak gerekir ki bugün kalplerin ve kültürlerin işgali, toprakların işgalinden daha çok tehlikeli ve yıkıcıdır.
Ne yazık ki sosyal ve ahlaki yapımız yozlaşmaya karşı mücadelede her geçen gün daha da zayıflamakta, ahlaki yozlaşmalar, sosyal dokuyu içten içe çürüten bir hastalık gibi, toplumun yaşama gücünü ve moralini de tahrip etmektedir. Bu tahribata alkış tutanların, menfaatleri uğuna prim verenlerin vicdanıyla nasıl hesaplaştıklarını merak ediyorum doğrusu. Bu tahribatlarla göre görüyoruz ki, sokaklarımız her geçen gün bize yabancılaşmakta, gelecek nesillerimizle aramıza aşılması güç duvarlar örmektedir. Hiç kuşkusuz fuhuş, alkol, kumar, uyuşturucu, yolsuzluk, kapkaç, gasp gibi toplumu infiale sürükleyen sosyal problemlerin artışında ahlaki yozlaşmanın payı oldukça büyüktür. Televizyonlarda yayınlanan birçok dizi ve programlarda aile hayatımız başta olmak üzere öz değerlerimiz ve geleneğimiz tarumar edilmektedir.
Topraklarımızı ve bayrağımızı korumakta nasıl canla başla çalışıyorsak aynı şekilde bizi biz yapan manevi değerlerimizi, kültürümüzü de korumaya gayret göstermeliyiz. Toplumumuzu öz değerlerinden koparıp birbirine yabancılaştıran tüm bu sorunların “başkalarına özenme” probleminden kaynaklandığını hepimiz az çok bilmekteyiz.
Sonuç olarak biz bilinçli, Türk İslam ülküsü ile bezenmiş, bu devletin bekası için canlarını seve seve vermekten kaçınmayan bireyler olarak, dün olduğu gibi, bu gün de her türlü emperyalizme ve kültür erozyonuna karşı yek vücut olmalıyız. Çünkü coğrafyamızda çok sinsi ve çirkin oyunlar oynanmakta, kültürümüz, milli ve manevi değerlerimiz ayaklar altına alınmak istenmektedir. Buna asla izin vermemeliyiz. Şunu iyi bilmeliyiz ki kültürümüz işgal edilmek istenmektedir. Emperyalistlere göre kültür erozyonu, toprak işgalinden daha önemlidir..