Bugün 12 Eylül 1980. Darbelerle istikbalimizin Çalındığı gün. Bugün geleceğimizin ipotek altına alındığı, ülkenin 50 yıl geriye götürüldüğü 12 Eylül 1980 askeri darbenin yıl dönümü. Emperyalist güçlerin önce kardeşi kardeşe kırdırdığı, daha sonrada emellerini gerçekleştirdikleri kara gündür.
Darbelerle istikbalimizin Çalındığı, geleceğimizin ipotek altına alındığı 12 Eylül 1980 darbesi öncesinde çift kutuplu dünyanın menfaatler savaşı arasında sıkışmış olan Türkiye, her türlü olumsuz ekonomik, siyasal ve toplumsal iç dış müdahalelere açık durumdaydı. En önemlisi bazı askeri ve sivil kurumlarımız bile maalesef dış müdahalelere açık konuma gelmişti. O soğuk savaş yılları dönemi Türkiye’yi dönüştürme çabalarının bir Oyun alanıydı. İhtilal ile birlikte Yunanistan’ın yeniden NATO’ya davet edilmesi, ABD’nin askeri üstlerinin tekrar ihya edilmesi, antiemperyalist tüm sivil ve siyasi odakların sindirilmesi bu dönemin mühim neticelerindendir. 12 Eylül 1980 sonrasında 12 Eylül 1980 öncesine ilişkin her şeyin ters yüz edildiği kara ve kahpe bir dönemdir.
Ne yazık ki darbe için ‘Bizim çocuklar başardı’ denilecek netlikte dış müdahaleye açık hale gelmiş militanist zihniyetlerin vesayeti altına giren Türkiye, çok şeyler kaybetmiştir. Türkiye kendi eliyle kendi hareket imkânlarını yitirmiş ve manevra alanlarını daraltmış, birçok konuda avantaj sahibiyken dezavantajlı konuma gerilemiştir.
Geleceğimizin ipotek altına alındığı, istikbalimizin çalındığı darbeye gerekçe gösterilen iç savaş ortamı, darbeciler ve karanlık odaklar tarafından tahrik edilmiş, yine aynı odaklar tarafından bir gece de çatışmalar ve iç savaş ortamı ortadan kaldırılmıştır. Ne tuhaftır ki ülke önce ihtilale hazır hale getiriliyor, daha sonra da ‘akan kanı durdurduk’ denilip ihtilal meşru hale getirilmek istenmiştir. 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle Türkiye’nin istikbali, dirliği dahil olmak üzere her şeyi çalınmıştır. Bu emperyalist oyunda gerek sağcı, gerekse solcu bilinen binlerce gencimiz ihtilal mahkemelerinde çile çekmiş, büyük bir insanlık suçu sayılan özel işkence odalarında işkence görmüştür. Denge sağlansın diye birçok suçsuz ve masum Ülkücü gencimiz idam sehpalarında şehit edilmiştir. Demokrasi ve insanlık adına ne varsa katledilmiştir. Bu açıdan 12 Eylül 1980 darbesi ve müsebbipleri layık olduğu şekilde cezalandırılmalı, mağdurların hakkı sorulmalı ve tarihin kara sayfaları arasında yerini kesinlikle almalıdır.
12 Eylül’ü yaşamış, işkence görmüş mağdurlardan birisi olarak, bütün darbe mağdurlarını saygıyla selamlıyor, vatan sevdalısı Ülkücü şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, kanlı 12 Eylül darbecilerini, demokrasi ve milli irade düşmanlarını bir kere daha kınıyorum.