FETÖ, Almanya, Hollanda derken arkasında korsan referandumla yenilgilerini sürdüren sözde dost ve müttefikler ihanetlerindeki yarışı hızla sürdürürlerken, Vize yasağı ile şekil değiştiren düşmanlıklar şimdilerde NATO tatbikatında nihayet su yüzüne çıktı.
Sırada hangi şer odağın ve hain bir planın olduğunu bilmediğimiz Türk düşmanlıkları sabrımızı taşırıyor. Türkiye’nin üyesi olduğu uluslararası sözde ittifaklar, bir yandan yüzümüze gülerken, öte yandan da sırtımıza hançeri saplamak, ayağımıza pranga vurmak için çalıştığı ve çok tehlikeli bir oyun oynadığı son kepazelikle ortaya çıkmıştır.
Kuruluş gayesi NATO’ya üye ülkelerin herhangi bir dış güçten gelebilecek saldırıya karşı ortak savunma yapmak olan bu hain örgüt meğer bir düşman kulübüymüş de haberimiz yokmuş. Her alanda olduğu gibi, NATO’da dost kılıklı düşmanlarca kandırılmışız. Merkezi Belçika’nın başkenti Brüksel’de kurulu bulunan ve 21 ülke NATO’nun “Barış İçin Ortaklık” adlı girişiminde yer alırken, 15 ülke kurumlaşmış diyalog programlarına dâhil edilmiştir. Ancak herkese dost görünen bu hain ittifak Türk’e düşman olmuştur.
Atatürk’e ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a düşmanlıklarını açıkça ifade eden bu bölücü ittifak yıllardır meğer altımızı oymuş, hassasiyetlerimizi kaşımış, siyasal ve toplumsal kaosların kışkırtıcısı, azmettiricisi olduğu bu gün net olarak anlaşılmıştır. Bu kadar aleni düşmanlıklar bütün çıplaklığı ile ortadayken, “NATO’da ne işimiz var?” demenin vakti gelmiş ve geçmiştir.
NATO Müşterek Harp Merkezi Norveç’te 8-17 Kasım 2017 tarihleri arasında düzenlenmekte olan “Trident Javelin 2017 (Üç Uçlu Mızrak)” isimli masa üstü tatbikatta gizli ve çirkin Türkiye hazımsızlığı, Türklük düşmanlığı su yüzüne özürsüz bir şekilde çıktığı net olarak dünya kamuoyu tarafından anlaşılmıştır.
Sözde tatbikat özünde provokasyon olan bu hain düşmanlıkla Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafının kurgusal düşman ülkelerin liderleri arasında gösterilmesi, ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkça karalanması onarılması mümkün olmayan büyük bir rezilliktir. NATO’yu doğrudan bağlayan bu hainliğin ve aşağılık tertibin alçak birkaç görevliye bağlanarak geçiştirilmesi, özür dilemekle durumun kurtarılma gayretleri ciddiye alınmayacak boyuttadır.
Bu kadar alçak ve aleni düşmanlık ortada iken Türkiye, vakit kaybetmeksizin NATO’yu sorgulaması, masaya yatırması ve bu bölücü ittifaktan hızla ayrılması aciliyeti yüksek olan bir mecburiyettir. Bu rezillikte ya hep ya hiç diyeceğimiz bir sınıra yaklaşıldığı bir gerçektir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı’yla şu anda görevinin başında bulunan Cumhurbaşkanı’nı psikolojik harp taktikleriyle yıpratma, tartışmaya açma, suçlama skandalı bitmek bilmeyen bir düşmanlığın eseridir.
NATO, Türkiye’den ne istiyor? Neyi bekliyor? Nereye varmayı ümit ediyor? Hepsini geçtik, Türkiye’nin bekasını yıkmak, tarihi varlık ve vakur duruşunu yok etmek isteyen çevrelerle aynı çizgiye nasıl, hangi hak ve gerekçeyle savruluyor?
Yüzyıllardır koyu bir tehdit dalgasının hedefine koyulmuş olan Türk Milleti, bitmeyen düşmanlıkların, dinmeyen saldırganlıkların, eksilmeyen komploların kaynak ve odağında yer almıştır. Türk milleti bileğinin hakkıyla, milli şuurunun şanıyla, birlik ve beraberliğinin görkemli anılarıyla zalimlerin iradesini söndürmüş, zulmün izini ve kirini kanıyla silmiştir. Şer cephesi her devirde faaliyet, şirk mevzii her dönemde faal halde bulunarak karanlık senaryoları aleyhimize kurgulamış, şiddet ve dehşet saçan oyunları direkt üzerimize yönlendirmiştir.
Bu itibarla her hainliği yüzünden okunan NATO’nun Türk düşmanlığını kınıyor ve devlet büyüklerimizi bu hain tuzaklı ittifaktan derhal çekilmesini ve Türk’e yakışır bir tavır sergilemelerini ümid ediyoruz.