Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli, “Ahbapçılar ve Babalacılar. Bu sahtekarlar Türk televizyonunda yer almamalıdır” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti, 6 Şubat günü tarihinin en büyük felaketini yaşadı.
Merkez üssü Kahramanmaraş’ta yaşanan art arda 7.7 ve 7.6’lık depremler, koca bir bölgeyi yerle bir etti.
Devletin seferber edilen tüm ekiplerin, bir cana daha ulaşma umuduyla hummalı çalışmaları devam ediyor.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında depreme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Devlet Bahçeli, depremzedelere yardım toplarken provokasyon yapan ve adliyede ifade veren Babala TV’nin sahibi Oğuzhan Uğur ve Ahbap derneğine değindi.
Devletin bir kenara itilmiş gibi gösterilip yardım toplanmasının doğru bulunmadığını söyleyen Devlet Bahçeli, konuyu sert bir dille vurguladı.
“Bu sahtekarlar Türk televizyonunda yer almamalıdır”
Devlet Bahçeli şu ifadeleri kullandı;
Devleti bir kenara itip ahbap çavuş ilişkisi içinde yardım toplanması bizim nazarımızda yanlıştır. Devletin yapamadığı, yatıştıramadığı, yetiştiremediği ne vardır ki Ahbapçılar ve Babalacılar akbaba gibi kanat çırpmaktadır. Bu sahtekarlar Türk televizyonunda yer almamalıdır.
“Yardımın AFAD aracılığıyla yapılması en doğru yoldur”
Devleti acz içinde gösterircesine sosyal medyaya üşüşenler bindikleri dalı kestiklerini ne zaman anlayacaklardır? Yardım ve desteklerin AFAD aracılığıyla yapılması en doğru yoldur. Arama kurtarma çalışmalarında görev alan her kardeşimizden Allah razı olsun.
Devlet Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları;
Bin nasihat fayda etmiyor ama yeri geliyor bir musibet kendimize gelmemize vesile oluyor. Milli birlik ve beraberlik ruhuyla kenetlenmemiz gereken dönemdeyiz. Yara bere içindeyiz ama mutlaka iyileşeceğiz. Manevi bir imtihandayız ama bu imtihandan alnımızın akıyla çıkacağız. Hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine inanıyoruz. Sarsıldık fakat düşmeyeceğiz. Şer kumpanyalara şahit olduk. Enkazın üzerinde tepinen utanmazlara her dönemde şahitlik ettik. İnsanlarımız imdat çağrısı yaparken kazanç ve çıkar çetelesi tutan vicdan fukaralarını öfkeyle izledik. Türkiye’miz devasa bir felaketin pençesindedir. Çetin bir sınav ve sınamadan geçiyoruz. 6 Şubat’ta meydana gelen ikiz depremler 110 bin kilometrekarelik bölgede 10 ilimizi, 113 ilçemizi, 6 bin 514 köyümüzü vurmuştur.
“Şehirlerimiz harap olmuştur”
Bilim insanları bu ikiz depremin 500 atom bombası gücüne denk düştüğünü ileri sürmüştür. Her gün acılarımıza yenileri eklenmiştir. Şehirlerimiz harap olmuştur. Bu tip depremlerin diğer fay hatlarını harekete geçirip geçirmeyeceği mutlaka ele alınmalıdır. Depremle sarsılan 10 ilimizde hayat mücadelesi veren 13.5 milyon vatandaşımızı ciddi mağduriyetlere uğradığı ortadadır. Seferberlik ruhuyla harekete geçip milletvekillerimizden oluşan heyeti deprem bölgesine gönderdik.
“Başkaları gibi şov peşinde değiliz”
Sayın Cumhurbaşkanımız depremle yıkıma uğrayan illerimize intikal ederek incelemelerde bulundu. Vatandaşlarımızla buluştu, gözyaşlarını silmek için çabada bulundu. Bilhassa Cumhurbaşkanımızın deprem bölgesinde olmasından dolayı ben de gelişmeleri Ankara’dan takip ettim. Başkaları gibi şov peşinde değiliz, istismar peşinde değiliz. Milliyetçi Hareket Partisi nerede diye soranları ciddiye alıp cevap verecek değilim ancak yine de bir hatırlatma yapmadan geçmeyeceğim; biz her yerdeyiz…Deprem bölgesindeki illere sırasıyla gideceğim. Devlet nerede diyenlere bir çift sözüm var; devlet bölgesinde her şey var sadece devlet yok diyen kanı bozuklar size söylüyorum: Devlet baktığınız ve bastığınız her yerde tüm heybetiyle tüm hassasiyetiyle habidir. Devlet yok diyen karakter yoksunları, iç işgal cephesinde konuşlanmış işbirlikçi sefillerdir. Bunlar baksa da göremez.
“Muhalefet ne yaptı?”
Türk devleti ayağa kalkmıştır, adı konulmamış bir seferberlik ilanı yapılmıştır. 70 ülke Türkiye’mizin yardımına koşmuştur. Hepsine teşekkür ediyorum. Belki yeri ve zamanı değil ama sormak lazım: Muhalefet ne yaptı? 6 Şubat depremini malzeme haline getirip siyasi talancılığa soyunanlar Türkiye’ye musallat olan metastaz yapmak için uğraşan kanser hücreleridir.
“Demirtaş ile Kılıçdaroğlu demir paranın yazı ve turası”
Cevabını aradığım ilk soru şudur, Fransa’da yayınlanan ve peygamber efendimizin emanetlerine zaman zaman saldıran dergi ile CHP’nin başındaki zat ile arasında bir fark gören var mıdır? Sorun sensin Erdoğan terörist Demirtaş ile Suçlu Erdoğan’dır diyen Kılıçdaroğlu demir paranın yazı ve turası değil midir? Türkiye İşçi Partisi’nin PKK kontenjanlı sözde bir milletvekili “Böyle bir devletin düşmanı olmak meşrudur” açıklamasıyla halk ve devlet düşmanlığında yeni bir sayfa açmıştır. Geldiğimiz bu aşamada bu gedikli düşmanı TBMM’de yaka paça atmak devletin ve hukukun şeref ve güvenlik konusudur.
“Yağmacılar vatandaşlıktan çıkarılmalı”
Bu alçakla birlikte yağma ve talan yapanların vatandaşlıktan çıkarılması, şayet yağmacı sığınmacı ise hemen ülkelerine gönderilmelidir.