Komplo teorilerine, dizi film senaryolarına sık sık konu olan ve finans güçleriyle tüm dünya üzerinde hakimiyet kuran 6 aileyi gelin birlikte tanıyalım.
Rothschild Ailesi’nin 4’üncü baronu olan Lord Jacob’un geçtiğimiz gün hayatını kaybetmesi, tüm dünya kamuoyunun gündemine oturdu.
Rothschildların son baronunun vefatıyla birlikte, komplo teorisyenleri yeniden analizlerine başladı.
Analizlerin adresi ise dünyayı, ekonomik güçlerini kullanarak geniş politik ve sosyal etkiler yaratarak yöneten diğer aileler oldu….
Bu aileler arasında Rothschildlarla birlikte; Rockefeller, Morgan, Windsor, Du Pont ve Baruch bulunuyor.
Gelin bu aileleri yakından tanıyalım;
Rothschild Ailesi
Tarihin en ilginç ve gizemli ailelerinin başında geliyor…
Rothschild Ailesi’nin kökleri 16. yüzyıl Almanya’sına dayanmaktadır.
Aşkenaz Yahudisi olan bu ailenin servet kazanması, Alman prenslerin paralarını yönetmesi ile birlikte başlamıştır.
Para basma yetkisini aldılar
Aile, sonraki süreçte güçlendikçe merkez bankalarını ve para basma imtiyazını ele geçirdi. Bu kurum ve araçları kullanarak daha da zenginleştiler.
Ailenin zenginliğinin temellerini atan Mayer Amschel Rothschild, çocuklarını Avrupa’nın birçok önemli şehrine göndererek uluslararası bir şirketleşmeye girişmiştir.
Küresel para boronu olan bu Yahudi aile, Fransız ihtilali döneminde bile dünyanın en zengin aileleri arasındaydı.
Finans piyasalarında dolaşan akışkan ve karşılıksız para dahil dünyadaki toplam paranın 800 trilyon dolar civarında olduğu ve Rothschild Ailesi’nin bunun yaklaşık yarısına doğrudan ve dolaylı yollarla sahip olduğu belirtilmektedir.
Teorisyenlere göre ailenin, dünyadaki tüm finansal kuruluşları kontrol ettiği söylenirken yaşanan savaşların çoğunun da azmettiricisi…
Ailenin büyüklüğünü anlatmak gerekirse; Lord Jacob’un geçtiğimiz yıllarda verdiği demeçte, bugünkü İsrail’in ailesi tarafından kurulduğunu söylemesi oldu.
Lord Jacob’un ölmesiyle birlikte baron unvanını oğlu Nathaniel Philip Rothschild üstlenecek.
Rockefeller Ailesi
Dünyadaki en güçlü ve zengin ikinci Yahudi ailesi olan Rockefeller, ABD Merkez Bankası FED’in kurucu ortaklarından birisidir.
Bu ailenin servetinin de onlarca trilyon dolar olduğu belirtilmektedir. Aile bugün dünya ile alakalı tüm komplo teorilerinin başında anılmaktadır.
Başlıca CV’lerinde küresel petrol devi olan bu aile, 2. Dünya Savaşı’nın kaderini de belirlemiştir.
John Rockefeller sayesinde 19. yüzyılın sonlarında aile, ABD’deki tüm petrol sektörünün yüzde 90’ını kontrol ederken; hiçbir petrol kuruluşu bu aileden izinsiz modern petrol işine de giremezdi.
20.
yüzyılın başında neredeyse sınırsız petrol üretimi ve petrol satışı yapan Rockefeller, daha yüksek fiyattan petrol çıkaran şirketlerin batmasına neden olmuştur.
Diğer petrol şirketlerini düşük fiyatlardan satın alan Rockefeller, petrol üretimindeki tekeli eline aldıktan sonra da petrol fiyatlarını yükseltmeye başlamıştır.
Ailenin en önemli kurumlarından biri Rockefeller Vakfı’dır.
Bu vakıf aracılığıyla birçok dernek, vakıf, kurum fonlanmaktadır.
Bu fonlamalar ile Rockefeller Ailesi’nin dünyanın çeşitli yerlerindeki planları uygulama sahasına geçirilmiş; ailenin ekonomik, siyasi ve toplumsal çıkarları için doğrudan ya da dolaylı çalışacak insanlar yetiştirilmiştir.
Morgan Ailesi
Zenginlikleriyle tüm dünyaya nam salan bu aile, teorilere göre dünyadaki bütün bankaları kontrolü altında tutmaktadır.
Yahudi Morganlar, 1929 Büyük Buhranı’nda ABD finans sistemini kurtaran aile olmuştur.
Temellerini 1800’lü yıllarda atan bu aile, kısa sürede büyümeye başlayınca Rothschildların dikkatini çekip, 2 aile arasında ortaklık kuruldu.
Morgan Ailesi, Rothschild Ailesi’nden sonra dünyanın en büyük bankacılık zinciri haline gelmiştir. Halen bankacılık alanında sözü geçen ailelerden biridir.
Ailenin, ABD’nin iç savaş yıllarında silah sattığı da bilinir.
Windsor Ailesi
İngiltere Kraliçesi Elizabeth’tin vefatından sonra da gündeme gelen bu aile, İngiliz monarşisinin en zengin ailesi arasında bulunmaktadır.
Daha önce Kraliçe’nin liderlik yaptığı bu aile, monarşiden aldığı güçle dünya üzerindeki birçok olayda etkili olmuştur.
Du Pont Ailesi
Bir diğer Yahudi ailesi olan Du Pont; patlayıcılar, telefon, çelik yelek, buzdolabı gibi birçok ürünü ilk kez üretmiştir.
Savaşlarda kullanılan kimyasal silahlar, Du Pont Ailesi tarafından geliştirilmeye başlanmıştır.
Du Pont, 1. Dünya Savaşı’nda kullanılan bütün barutlu silahların yüzde 40’ını yapan şirkettir.
Savaş bittiğinde Alman kimya sanayisi de Du Pontların eline geçmiştir.
2. Dünya Savaşı’nda atılan atom bombaları, Du Pontların fabrikasında yapılmıştır.
Kimya, otomotiv, kauçuk ve lastik gibi sektörlerde Du Pontlar 1 numara olmuştur.
Holokost sırasında Yahudilerin katledildiği gaz da Du Pont patentlidir.
Bombaların içine katılan kimyasal bir jel yoluyla insanların derilerinin yanmasına neden olan napalm bombası da yine Du Pont icadıdır.
Kansere yol açtığı ispat edilen teflon tavalar dahi ilk kez Du Pontlar tarafından üretilmiştir.
Baruch Ailesi
Baruch Ailesi, ABD Yahudiliğinin ilk kuşağındandır.
Bu hanedanın bilinen ilk zengin üyesi olan Bernard Baruch, ABD Başkanlarından en az yedisine danışmanlık yapmıştır.
Bernard Baruch, ABD siyasetine ilk adımını 1916’da Başkan Woodrow Wilson’ın mali danışmanı olarak atmıştır.
Wilson tarafından 1. Dünya Savaşı sırasında Savaş Endüstrileri Kurulu’na atanmış ve 1919’da Paris Barış Konferansı’nda Wilson’a eşlik etmiştir.
20. yüzyıl ABD tarihindeki her önemli olayda yer almıştır.
Bernard Baruch, Wilson’dan sonra ABD başkanları Harding, Coolidge ve Hoover’ın da danışmanlığını yapmıştır.
1930’lardaki Büyük Buhran sırasında Başkan Roosevelt’in kulağını çektiği bilinen Baruch, Roosevelt ile ABD’yi “çamurdan çıkaran New Deal planını hazırlamıştır.
2. Dünya Savaşı sırasında, Savaş Seferberliği Ofisi’ne özel danışman olarak atanan Baruch’un tavsiyeleri, müttefik kuvvetlere tank ve bombardıman uçağı üretiminde yaklaşık iki yıl kazandırmıştır.
Savaş sona erdiğinde Başkan Truman, Baruch’u BM Atom Enerjisi Komisyonu’na atamıştır.
Baruch, bu komisyonda Soğuk Savaş kavramını ortaya atmıştır.
Baruch’un etkisi, Başkan Kennedy’nin siyasi konularda kendisine danışmak için Georgetown’daki aile malikanesini sık sık ziyaret ettiği 1960’lara kadar uzanmıştır.
ABD’li General George Marshall ve ünlü yayıncı Ralph Pullitzer de Baruch malikanesine sık gelen önemli kişiler arasında olmuştur.