Türkiye Varlık Fonu’nun 500 milyon dolarlık tahvil ihracı anlaşması, 7 milyar doların üzerinde talep aldı. İngiliz Financial Times, JPMorgan’dan Banc of America’ya birçok finans devinin, Türk ekonomisine daha çok güvenmeye başladığını yazdı.
Türkiye Varlık Fonu, Londra’da yatırımcılarla gerçekleştirdiği görüşmelerin ardından 7 Şubat’ta uluslararası piyasalarda tahvil ihracına çıktı.
Amerika dışındaki yatırımcılara sunulan Reg S yapısında olan 5 yıl vadeli işlemin başlangıç fiyatı %9,125 olarak belirlendi.
7 milyar doların üzerinde talep geldi
İşlem, açılışın hemen ardından yatırımcılar tarafından büyük ilgi gördü ve tahvil ihracına 7 milyar doların üzerinde talep geldi. Ardından yapılan iki fiyat revizyonu sonrasında getiri oranı %8,375’e çekildi.
TVF’nin tahvil ihracına talep 14,5 kat arttı
Türkiye Varlık Fonu’nun 500 milyon dolarlık tahvil ihracına, talebin 7 milyar doların üzerinde seyretmesi, yabancı yatırımcıların Türk ekonomisine olan güvenini pekiştirdi.
Türk ekonomisine uluslararası güven kanıtlandı
Merkez Bankası’ndaki yönetim değişikliğinin ardından tahvil ihracına olan ilgi, uluslararası piyasaların Türk ekonomisine ve yeni ekonomi politikalarına duyduğu güveni bir kez daha gösterdi. Yatırımcıların talepleri ise devam ediyor.
Financial Times analizi: “Türkiye Varlık Fonu, 500 milyon dolarlık tahvil anlaşması ile yatırımcı iştahını test ediyor”
Türkiye Varlık Fonu, Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın geçen hafta görevinden ayrılmasının ardından yatırımcıların ülke varlıklarına olan ilgisini test etmek amacıyla ilk uluslararası tahvil anlaşması planlarını sürdürüyor.
İngiliz ekonomi gazetesi Financial Times’ın analizine göre, Türkiye Varlık Fonu tarafından kiralanmış bankalar, bu hafta yatırımcılara ABD doları cinsinden bir tahvil sunmaya başladı ve Çarşamba günü sipariş almaya başladı. Fon yaklaşık 500 milyon dolar toplamayı hedefliyordu.
TVF’nin kaynak yaratma planları, Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın, faiz oranlarını yüzde 8,5’ten yüzde 45’e çıkardığı yedi aylık görev süresinin ardından Cuma günü geç saatlerde istifa etmesinin ardından geldi.
Merkez Bankası’ndaki değişikliğin yarattığı “küçük kaos” görmezden gelindi
Yerli ve yabancı analistler, Erkan’ın yerine geçen Başkan Yardımcısı Fatih Karahan’ın, yüzde 65’e yaklaşan enflasyonu düşürmek için yüksek borçlanma maliyetlerini temel araç olarak kullanma politikasına bağlı kalacağını tahmin ederek, Türkiye’nin son merkez bankası değişikliğini büyük ölçüde dikkate almadılar.
Beş yıl vadeli TVF tahvilleri, bir şartnameye göre yaklaşık yüzde 9,125 getiri ile sunuldu. Bu oran, Mart 2029’da vadesi dolacak Türk devlet dolar tahvili için yaklaşık yüzde 7,6 ile karşılaştırılıyor.
2016 yılında kurulan TVF, Türk Hava Yolları, birkaç büyük kredi kuruluşu ve ülkenin borsası Borsa İstanbul’un da içinde bulunduğu birçok Türk şirketinde, altyapı ve gayrimenkul varlıklarında hisseye sahiptir. Fon ayrıca, Türkiye’nin en önemli varlıklarından biri olarak kabul edilen enerji grubu Botaş’ın, ulusal posta şirketi PTT’nin ve batıdaki İzmir kenti yakınlarındaki büyük bir limanın tam mülkiyetine sahiptir.
TVF, kaynak yaratma planları hakkında yorum yapmayı reddetti.
Yabancı yatırımcılar, Erdoğan’ın revizyonu ile geri geldi
Tartışılan TVF anlaşması, son on yılda Türkiye’nin yerel ve uluslararası varlıklarını büyük ölçüde terk eden yabancı yatırımcıların, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Mayıs ayında yeniden seçilmesinin ardından geniş bir ekonomik revizyonla geri dönmeye başlamasıyla gündeme geldi. Erdoğan’ın borçlanma maliyetlerini düşük tutma ısrarını tersine çeviren Merkez Bankası’nın faiz artışları, programın temel dayanaklarından biri oldu.
Daha sıkı para politikası devam edebilir
Analistler, Karahan’ın daha sıkı para politikasına devam etmesini beklediklerini vurguladılar.
Goldman Sachs ekonomisti Clemens Grafe, “Önceki liderlik değişikliklerinin aksine Erkan’ın istifası, ülkenin siyasi liderliği ile merkez bankası arasındaki herhangi bir anlaşmazlıktan kaynaklanmıyor gibi görünüyor” dedi.
Grafe, “Karahan’ın, selefinin seçtiğine benzer bir yol izleyeceğinden şüphe etmek için bir neden görmüyoruz” diye ekledi.
JPMorgan ekonomistleri de benzer şekilde müşterilerine, eski bir New York Merkez Bankası ekonomisti olan Karahan’ın “para politikasını daha uzun süre sıkı tutmasının muhtemel olduğunu” söyledi.
Güven tazelendi, BİST 100 hisse senedi endeksi yüzde 3 yükseldi
Türk varlık fiyatları, ekonomistlerin Karahan’ın atanmasına verdiği sakin tepkiyi genel olarak yansıttı ve bankacıların TVF anlaşmasına devam etme konusundaki güvenini desteklemeye yardımcı oldu.
Erkan’ın istifasından bu yana Türk lirası dolar karşısında hafifçe düşerken, gösterge BİST 100 hisse senedi endeksi yüzde 3 yükseldi.
Türk borç temerrüdüne karşı koruma maliyeti 10 baz puan düştü
FactSet verilerine göre, Türk varlıklarını elde tutmanın algılanan riskinin önemli bir ölçüsü olan beş yıllık kredi temerrüt swapları kullanarak bir Türk borç temerrüdüne karşı koruma maliyeti, geçen Perşembe gününden bu yana yaklaşık 10 baz puan düşerek 330 bps’ye geriledi.
JPMorgan’dan Bank of America ve QNB’ye birçok talep toplayıcı var
BBVA, JPMorgan ve Standard Chartered, TVF işleminin ortak global koordinatörleri ve talep toplayıcıları olurken, Bank of America, Emirates NBD Capital, ICBC, ING, QNB Capital ve Société Générale de talep toplayıcılar arasında yer alıyor.
Türkiye Varlık Fonu’nun kuruluş amacı
2016 yılında kabul edilen 6741 sayılı Kanun kapsamında kurulan Türkiye Varlık Fonu (TVF), günümüzde 7 farklı sektörden 30 şirket ile 2 lisans ve taşınmazlardan oluşan geniş bir varlık portföyüne sahiptir.
TVF, varlık temelli bir kalkınma fonu olup değer yaratımına odaklanmıştır ve portföyündeki kuruluşların büyüme hedeflerine katkıda bulunur.
Fon, değer yaratan şirketlerden elde ettiği lisans, kâr ve kira gelirleriyle kendini finanse edebilen bir yapı oluşturmayı hedeflemektedir. Aynı zamanda Türkiye’nin vizyoner projelerine sermaye desteği sağlayarak ülkenin kalkınmasına katkı sunmayı amaçlar.
Nihai hedefi, stratejik yatırımlar aracılığıyla Türkiye’de şirketlerin bölgesel ve küresel liderler haline gelmesine katkıda bulunmak, finansal piyasaların gelişimine destek olmak ve gelecek nesillere güçlü bir ekonomi mirası bırakmaktır.