ABD hem dünya barışı ile hem de dünya ekonomisi ile oynamaya devam ediyor olması bölgemizde yeni çatışmaların habercisidir.
Suriye’ye kimyasal silah bahanesi ile saldırarak Türkiye ekonomisini derinden etkileyen ABD, İran hamlesi ile bizi köşeye iyice sıkıştırarak ülkemizi 24 Haziran seçimlerine sağlıklı götürmeme kararı almıştır. ABD’nin İran kararına ilişkin açıklamaları hem siyasi, hem de Türkiye’ye dolayısıyla bölgemizde yeni çatışmaların habercisi olmuştur. ABD’nin nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmesi, istikrarsızlığa ve yeni çatışmalara sebep olacak bir karara imza attığını düşünmekteyiz.
Bölgemizde terör ve çatışmaların eksik olmamasını isteyen ve terörle uyuyup, terörle uyanmamızı hedefleyen ABD, Türkiye’nin varlığını ve güvenliğini hiçe saymaktadır. PKK terör örgütüne aleni ve açıkça destek veren, silahlandıran, aynı zamanda Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa’yı İsrail keferesine tüm dünyanın tepkisine rağmen hediye eden ABD’nin nihayi hedefi ve niyeti bütün çıplaklığı ile ortadadır.
ABD, nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmesi bölgemizde istikrarsızlığa ve yeni çatışmalara sebep olacağı göz ardı edilmeyeceği gibi Türkiye ekonomisine de yeni bir kriz teşebbüsü sayılacaktır. Türkiye öteden beri nükleer silahların her türüne karşı olmuş ve kararlı tutumunu sürdürmüştür. Ancak nükleer bahane ile bölgemiz insanlarını ve devletlerini huzura barışa hasret bırakan ABD, silahların gölgesinde ülkemizin seçime gitmesine yol açan adımlar atmaktadır.
FETÖ ile umduğunu bulamayan ABD, ekonomimizi, siyasi irademizi velhasıl bütün mukaddesatımızı esir almak istemektedir. Yıllardan beri öküz altında buzağı arayan ABD, teminatımız filolarımızdır diyerek karşılıksız dolar basmaya ve az gelişmiş ülkeleri sömürmeye devam etmektedir. Yıllardan beri sağdığı, kriz ve kaoslarla yönettiği Türkiye artık uyanmış, uyanan dev kabına sığmaz olmuştur.
Ülkemizde 24 Haziranda yapılması kesinleşen 27. Dönem milletvekili seçimlerine gölge düşürmeye çalışan ve ülkemizi itibarsızlaştırmaya çalışan ABD, yeni planlar ve senaryolar peşindedir. Siyasi iradenin bu tehlikeyi dikkate alarak, siyasi çatışmalara, kriz ve kaoslara davetiye çıkaracak söylem ve eylemlerden kesinlikle uzak durması gerekmektedir.
Yoksa ülkemizi kaosa ve krize sürükleyen her defasında yenilgiye uğrayan bu pehlivanın minderden kaçacağı yok. Bu böyle biline..