ABD’nin papazı bahane ederek Türkiye’ye yaptırım uygulatarak ekonomik savaş başlatması stokçuların, kaos severlerin, fırsatçıların işine yaradı. Denetimsiz olan bu fırsatçılar sanki milli para birimimiz dolar ya da Euro işim gibi gizliden gizliye iğneden ipliğe her şeyin fiyatını yüzde yüz arttırdılar.
Fırsatçılığı ve stokçuluğu kar sayan bazı hainlerin iğneden ipliğe her ürüne zam yapmaları Trump’ın ekonomik yaptırımlarına ve politikalarına aynı zamanda ekmeğine yağ sürmektir. Düşününüz Türkiye Devleti’nde yaşayacaksınız para biriminiz TL olacak, iğneden iğliğe her şeyin fiyatı kendiliğinden artacak ve hükümet bu duruma sessiz kalacak. Gel de bu duruma anlam ve mana yükle. Nere de kaldı millilik? Sadece sözle millilik olmuyor. Millilik yaşamak ve yaşatmakla olur.
Düşününüz devlet güya ABD mallarına yaptırım uygulamış. Mısır, arpa ve buğday ithalatına sıfır gümrük uygulanıyor. Tarım ve hayvancılık ülkesi olan Türkiye, buğday ve et ithal ediyor. Bu mu millilik? Devletin her kademesinde israf muslukları itibar uğruna harıl harıl Dolar ve Euro için boşa akıyor. Bu mu millilik? Kimse kimseyi kandırmamalı. “Balık baştan kokar” atasözümüz boşuna değildir. Devlet büyüklerimiz milli seferberliği ithal makam araçlarından uzaklaşarak, israf ekonomisine son vererek vatandaşına örnek olmalıdır.
Eğer ülkede bir milli seferberlik veya millilik kampanyası başlatılacaksa devletimiz özellikle aşağıda sıralayacağımız unsurları kusursuz bir şekilde önce kendisine ve kurumlarına uygulatmalı daha sonra vatandaşından katılım beklemelidir. Millik kavramın hayat ve vücut bulması için de devlet;
1-Amerika ile olan askeri, ticari ve bütün anlaşmaları askıya alınmalı ve İncirlik’i kapatılmalıdır.
2-Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkelerine yanımızda ya da karşımızda olup olmadıkları konusunda kesin bir dil ile ültimatom vermeli, onların saflarını netleştirmeleri için net politikalar üretilmelidir.
3-ABD ve onların koalisyon güçleri ile yapılan otoyollar, köprüler ile liman ve havalimanlarındaki anlaşmalar ya iptal edilmeli yada şirketlerin verdikleri hizmetin bedeli verilip işletmeler devlete aktarılmalıdır.
4-Türkiye Cumhuriyeti Devleti mülteci politikasını net olarak belirlemelidir. Dost gibi görünen ve mülteciler konusunda söz verip de sözünde durmayan AB ülkelerine göçün hızlanması için Avrupa ülkelerine açılan kapıları sonuna kadar açmalıdır. Ya da Türkiye mültecileri ön koşulsuz bir şekilde ülkelerine geri göndermelidir.
5- Türkiye elektrikte de dışa bağımlılıktan kurtulmak adına nükleer santral sevdasından vazgeçmeli güneş ve rüzgar enerjisine hızla dönmelidir.
7-Tarım ve diğer birçok sektörde ki gereksiz ithalatı acilen durdurmalı ve milli aynı zamanda yerli ürüne dönmelidir.
8-Türkiye, AB’ye kuyruk yerine Asya Birliği’ne öncülük etmeli, Asya Birliği’nin ekonomik ve kültürel zenginliklerini geliştirmeli, Asya’daki Türk Devletleriyle bağlarını güçlendirmelidir.
9-Türkiye, Türk Lirası’nın değerini koruma kanunu hızla yürürlüğe girdirmelidir. Eğitimde, bilimde ve teknolojide hülasa her alanda Avrupa hayranlığından ve sevdasından vazgeçmelidir.
Yukarıda saydığımız unsurlar devlet büyükleri tarafından görmezden gelinir de milli bir politika olarak kabul edilip uygulanmazsa bu millilik kavramının hiçbir anlam ve önemi kalmaz. Yoksa sabahtan akşama millik ve kahramanlık türküsü çağırın. Çünkü; millilik konusunda inandırıcı olmazsanız kimse sizi dinlemez. Eğer dinleyici bulmak istiyorsanız İstiklal Marşı’mız gibi yazarının da güftecinin de bestecinin de milli olması gereklidir.