Vatansızlar vatanın ne olduğunu anlayamadıkları gibi, her türlü hainliği ve ihaneti işlemekten de utanmazlar. Bu gün Anadolu’yu bize yurt olarak bırakan ve şuan üzerinde yaşadığımız vatan sadece bir toprak parçasından ibaret değildir. Ecdat diyarıdır. Her karışı şehitlerin kanıyla sulanmış Şehitler emanetidir. Biz bunu böyle bildik ve biliriz.
Bu sebepledir ki vatanımıza ve mukaddesatımıza uzanan elleri gözümüzü kırpmadan kırdık onun için yine gözümüzü kırpmadan şehadete yürüdük. Bunun örneğini Çanakkale ’de, Kurtuluş Savaşı’nda ve 15 Temmuz’da bir varoluş mücadelesi verdik. İman dolu göğüslerimizi nice hayâsız akınlara siper ettik. Allah’ın inayeti ve yardımıyla, cesaretimizle, fedakârlığımızla büyük zaferler kazandık. 15 Temmuz gecesi, sabaha kadar okunan salalar, getirilen tekbirler, tesbihat ve yakarışlar, dünyanın dört bir tarafından milletimizin selameti için el açıp yalvaran mazlumların ve kimsesizlerin dualarıyla birleşti.
Milletçe tek yürek, yekvücut olarak meydanlara akın akın aktık. Birlik ve beraberliğimize, istiklal ve istikbalimize karşı girişilen hain saldırıya hep birlikte dur dedik. İmanımızdan ve vatan aşkımızdan aldığımız o muazzam ruhla hain emelleri oyunlarında boğduk, ihanetlerini ortaya çıkardık. Feraset, basiret ve sükunetimizle büyük bir felaketin eşiğinden döndüğümüz gibi dünyaya da tarihe sığmayacak ikinci bir Çanakkale dersi daha verdik.
Bu gün o hain darbe girişimin ikinci yıl dönümüne giriyoruz. Suret-i haktan görünen ama batıla ve Haçlı zihniyetine hizmet eden FETÖ Terör Örgütü, imanımızı, ahlaki hassasiyetimizi, peygamber sevgimizi, zekât ve sadakamızı, kurbanlarımızı bütün dini değer ve kavramlarımızı istismar etti. Kendi aynı zamanda hizmet ettiği Haçlı Zihniyetinin talep ve menfaati uğruna milletimizin varlığına, birlik ve beraberliğine, ülkemizin geleceğine kast etti.
Bu hainler, evlatlarımızı ailelerinden kopararak yüreklerinden vatan sevgisini, ümmet şuurunu söküp atmaya kalktı. Barış ve ıslah adı altında dini duyguları sömürerek aslında insanımızı bir güvensizlik girdabına sürükledi.
Bizim bir tek harfi bile değişmemiş kitabımız, hayatı bütün berraklığıyla bilinen Peygamberimiz, temel ilkeleri apaçık ortada olan bir dinimiz vardır. Rüyalarla, gizemlerle, sinsi planlarla bu dine aykırı sözde İslam-i bir dünya kurgulamaya çalışanlar asla muvaffak olamayacaktır.
Unutulmamalıdır ki, Allah ve Rasulü’nü anarak kirli emelleri uğruna dinimizi istismar edenlerin sonu daima hüsrandır. Bu hüsran onları dünyada zillet, ahirette ise azap olarak yakacaktır.
15 Temmuz’u bir daha yaşamamak için bizlere düşen öncelikle din gibi yüce bir hakikati şahıslar üzerine bina etmemektir. Aklımızı, irademizi, vicdanımızı sorgulamaksızın bir başkasına teslim etmemektir. İslam’ı sahih kaynaklarından, iyi niyetli ve güvenilir ellerden öğrenmektir. Kur’an-ı Kerim ve Sevgili Peygamberimizin sünneti seniyyesi rehberliğinde yaşamaktır. Sahabe neslinden günümüze kadar Müslümanların büyük çoğunluğunun üzerinde yürüdüğü mutedil yolun dışında kalan bütün anlayışların sırat-ı müstakimden sapma anlamına geldiğini bilmektir.
Bizi Allah’a kulluk yerine kendine kul olmaya çağıranlara itibar etmemektir. Yüzyıllar boyunca topraklarımızda oluşan ve dini hayatımızı ayakta tutan Anadolu irfanına sahip çıkmaktır.
Allah, dinimizin, devletimizin, milletimizin ve Âlem-i İslam’ın bekasını sarsacak her türlü dâhili ve harici beladan bizleri muhafaza eylesin.
Rabbimiz Fitne ateşiyle bizi yakmak isteyenlere, izzetimize, şerefimize ve kardeşliğimize göz dikenlere fırsat vermesin. Birliğimize, dirliğimize, muhabbetimize gölge düşüren nifaktan, tefrikadan ve şiddetin her türlüsünden bizleri muhafaza buyursun.