FETÖ’nun kirli siyasi ayağı kimde?

FETÖ’nun siyasi ayak kavgası siyasetin her kesimini sarmaladı. Kentteki, köydeki, sokaktaki yangını göremeyen siyasiler, hararetle FETÖ’nun ayak kavgasına tutuşmuşlar. Bir varmış bir yokmuş masalına dönen FETÖ kavgasının ekonomimize ve dışarıda başlatmış olduğumuz askeri operasyonlarımıza ciddi manada zarar verdiği gibi, dış düşmanlarımızı da cesaretlendirmektedir.

FETÖ’nun bir ajan aynı zamanda ülkeyi işgal projesi olduğunu dinler arası diyalogdan beri aleni olarak bilmeyenimiz yoktur. Bu hainlerin içeride ve dışarıda yaptıkları işbirlikleri sayesinde bu mukaddes topraklara ve aziz millete karşı başlatılan fiili saldırıyı kimse inkar edemez. Bilirsiniz bir ülke işgale maruz kalacak olursa kaleler önce içeriden işgal edilir. FETÖ’nun 15 Temmuz’da başlatmış olduğu kalkışmanın da sadece içeridekilerin desteğiyle yapılmadığı bütün çıplaklığı ile ortada iken, FETÖ’nun siyasi ayağını dağılmaya yüz tutan Ecevit, Bahçeli, Mesut Yılmaz iktidarında aramak daha doğru olur. Çünkü FETÖ’nun ülkeyi ele geçirme operasyonun temeli o dönemde atıldı. Merhum Ecevit’in partisine sızan FETÖ hareketi, Mesut Yılmaz’ın Partisi ANAP’a şirin görünmüş Bahçeli beyi de kendilerine hep tehlike olarak görmüşlerdir. Aslında 2001 yılında Almanya’da başlatılmak istenen ülkeyi ele geçirme operasyonunu Devlet Bahçeli beyin tehlikeyi görüp, koalisyonu dağıtması yani oyunu bozması üzerine FETÖ’nun DSP’deki 80’e yakın vekili ile diğer partilere sızma harekatı başladı. Yani FETÖ, ülkeyi ele geçirme planını DSP’de başlatılmış oldu. İslami bir cemaat zırhına bürünen aslında hedefi İslamiyete zarar vermek olan FETÖ hareketi koalisyonun dağılmasıyla birlikte başlayan ekonomik krizi ve sonrasındaki siyasi operasyonları balık hafızalılar hariç herkes hatırlıyordur.

Nitekim o günden geldiğimiz bugüne kadar FETÖ’nun İslami bir cemaat olduğunu sananlar, iplikleri pazara çıkınca çok şaşırmış durumdalar. Aslında şaşırılacak bir şey yok. Yiğit yiğitliğini hain hainliğini her daim yapar. İşte FETÖ’da kuzu postuna bürünmüş kurt olarak saf Anadolu insanın pak ve temiz duygularıyla oynayarak hem bölücülük faaliyetlerine hem de yasal bir zeminde ülkeyi ele geçirme hazırlığına girdiğini görmüş oluyoruz. Bu hain planların sebep-sonuç ilişkileri her yönüyle ortadır. Bu konuda fazla söze hacet yok sanırım.

Bugün geldiğimiz noktada ise, gönül şunu isterdi. Kimsenin oy devşirme yapma hesabına girmeden bütün taraflarıyla bir olup, ülkenin bölünmez bütünlüğüne kast eden bu bölücü hareketleri el birliği ile durdurma operasyonu başlatmış olmaları gerekirken, bir bakıyoruz siyasi ayak kavgası başlatılıyor. Dikkat buyurun zamanlama çok manidar. Bazı siyasilerin “bu devran böyle gitmez” diyerek FETÖ’nun yeni bir kalkışma planının olacağının sinyalini verirlerken, kendilerinin de o tarafta olduklarını ima eder mesajlar veriyor. Beyler yapmayın, etmeyin. Bu ülkenin değerlerini heder etmeyin. Vallahi bize bizden başka kimsenin hayrı ve dostluğu olmaz bunu böyle bilesiniz.

Siyasi ayak kavgasına tutuşan iki siyasi parti yani ana muhalefet partisi iktidarı, iktidar partisi de ana muhalefet partisini FETÖ’nün siyasi ayak olmakla suçluyor. Hata bir adım ileriye giderek konuyu yargıya taşıyorlar. Siyasi ayak kavgasının tarafları iddialarını kendilerince oldukça güçlü referans noktalarına dayandırıyorlar. Saf insanımız kimi dinlerse “haklılar galiba” diyebiliyor. Hal böyle olunca bu kez “her iki taraf nasıl haklı olur?” sorusu akıllara geliyor.

Aslında bu sorunun cevabı oldukça basit. FETÖ yapılanması muhtemelen her ihtimali göz önünde tutarak kavgalı iki partinin haricinde diğer siyasi partilerinde içine sızmışlardır. Bu sebeple her iki tarafın da birbirleri hakkında ileri sürdüğü gerekçeler haklı itirazlar olarak karşımıza çıktığı gibi keza bu gerçek herkes tarafından kabulleniliyor. Hal böyle olunca da FETÖ’nun en büyük siyasi ayağı hem iktidar partisine hem de ana muhalefet partisine sızmış oluyor. Bu duruma göre “siyasi ayak” nerede diye sual edildiğinde birinin “sağ ayak” diğerinin de “sol ayak” olması ihtimali kuvvetleniyor.

Bu durumda yaklaşık bir aydan beri başlatılan siyasi ayak kavgasında tarafların birbirlerinin hakkında söyledikleri oldukça inandırıcı. Şimdi yapılması gereken tarafların birbirlerini FETÖ’nün siyasi ayağı olmakla suçlamak yerine içlerindeki FETÖ artıklarını temizlemeleri gerekmektedir. Bu temizlik yapılmadığı sürece biri “sağ ayak” diğeri ise “sol ayak” olarak hafızalarda kalır. Yazıktır günahtır. Gelin bu ülkenin geleceğini heder etmeyin Çanakkale ruhu ile yek vücut olalım. İçeride olduğu gibi dışarıdaki düşmana karşı kenetlenelim. Bunca düşmana rağmen kenetlenmeniz için yeterince sebep yok mudur?

Bu kavganın sürmesi hiçbir siyasiye yaramaz. Yarasa yarasa FETÖ’ya yarar. Bir ve beraber olmamızı istemeyen emperyalistlere yarar. Gün bir diri ve iri olma, gün düşmana karşı yek vücut olma günüdür. Bizden söylemesi.

Hakkında Aziz Dağtekin

1960 yılında Elazığ'da doğdu. Öğrenimini İstanbulda tamamlayarak gazetecilik mesleğine 1983 yılında başladı. sırasıyla Hergün, Bulvar, Hürriyet ve Türkiye Gazetelerinde muhabirlik ve yazı işleri kadrolarında görev aldı. Basın sektöründen 2006 yılında emekli oldu. Halen idare yeri Adana olan ve Ulusal yayın yapan Netinternet, Ekonet Haber, Eko İntenet Haber sitelerinde Genel Yayın Yönetmenliği ve ekonomi ile alakalı yazı ve yorumlar yazmaktadır. Gazetecilik mesleği yanısara sigortacılık, pazarlama ve finans sektöründe üst düzey yöneticiliklerde bulundu. Sırasıyla İhlas Barter ve Turk Barter'da franchise ve bölge müdürlüğü görevlerinde yer aldı. 2005 yılında Turk Barter'dan ayrılarak Anadolu Barter'ı kurdu. Halen 13'e yakın şubesiyle faaliyet gösteren Anadolu Barter'ın Yönetim Kurulu Başkalığını yürütmektedir. Evli ve 2 çocuk babası olan Gazeteci-Yazar Aziz Dağtekin halen Basın Konseyi üyesi ve Adana'da Kurulu bulunan Çukurova Güreş Vakfı ile Elazığlılar Kültür ve Dayanışma Derneğinin de kurucu üyesidir.

Göz Atmak İster misiniz?

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, 8 Mart’ta Türkiye’nin kredi notunun yükseltilmesinin devamı niteliğinde bir karar …

Bir yanıt yazın