Seni çok özlüyoruz Başbuğum!

“Bayrak inmez, Ezan dinmez, vatan bölünmez” sloganları seninle destanlaştı. Ama senin yokluğunda sabrımız tartılıyor, üstümüze kapkara bulutlar örtülüyor Başbuğum. Bu da yetmiyormuş gibi, gözümüzün önünde Türklüğün şerefi, bağımsızlığımızın sembolü, Aziz şehitlerimizin kanıyla renklenmiş bayrağımız parçalanıyor.

Kıbrıs’ta ezan susturuluyor. Türkiye’de Vatanın bölünmesi provaları yapılıyor Başbuğum. Sen yoksun diye toprağımıza da bayrağımıza da ezanımıza da göz diktiler. Kısacası varlığımıza, dirliğimize, birliğimize göz diktiler. Ya biz ne yaptık? Sessizliğimizi bozamadık. Senin gibi gür davudi bir ses çıkaramadık. Hep kabuğumuza çekildik. Kısacası emanetine bile sahip çıkamadık Başbuğum.

O cesur duşunla ömrünü vakfettiğin davaya sahip çıkamadık. Dün Doğu’yu bölmeye çalışan bir avuç zümre bu gün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bizi geçtiler.  Hem de Kürt kimliği adı altında. Şuan 59 vekil ile meclisteler Başbuğum.

Biz ne yaptık, biliyor musun? Onların değirmenine dönme dolaplarına su taşıdık. Yokluğunla dağılan o idealist kadrolarının yeniden toparlanması için gelen iktidar olma fırsatını geri teptik.

Başarısız yöneticiler genel başkanı ağ gibi sardılar. Yanlışlara doğru, doğrulara yanlış dedirttiler. ANAP, DYP ve diğer partilerde uzun süre küçük menfaatler uğruna eğilip bükülenler şimdi yokluğunla MHP’ye çöreklendiler. Bizim gibi çile çekmeyip de bizden görünenler bizden daha çok Ülkü Ereni oldular.

Bu çıkmazda yönetme ve yönetilme başarısızlıkları yüzünden yüzümüz yerlerde halimiz nicedir Başbuğum?

Hülasa kimseye değil sitemim sadece kendimedir. Davranmak, ayağa kalkmak ve başarısızlığı kabul edip kenara çekilmek, iktidara yani kızıl elmaya giden Ülkü Yolunu açmak yerine geri çekilmek, az olsun benim olsun fikrinde birleşmek bizi geriletiyor Başbuğum.

Birleştiren ve ülkenin sigortası temel taşı olan o haykırışlarına senin sevdana hiç bu kadar uzak kalmamıştık Başbuğum.

Senin manevi huzurunda iki oğlum biri Alperen diğeri Oğuzkaan ile de olsa size söz veriyor ve tek başımıza da kalsak kutlu yürüyüşe eğilmeden bükülmeden senin izinde, senin sevdana doğru, yani Türk-İslam Ülküsü yolunda yürüyeceğiz.  Evet iki oğlumla birlikte senin fikirlerinle hiç dönmediğim yolda eğilmeden, bükülmeden yürüyeceğiz Başbuğum.

Umarım ki; küçük menfaatler peşinden koşan, küsüp de giden diğer dava arkadaşlarımız hatalarını anlar, onlarda bir cihan-ı şümul davası olan Türk Milliyetçiliği davasına dönerler.

Umarım ki;  yönetim kademesinde olanlarda öz eleştiri yapar, davana ve fikirlerine sahip çıkarlar.

Yine umarım ki, yönetim kademesindekiler de bizi bölüp parçalamak isteyenlere fırsat vermezler. Kendi kendimize kincilik, düşmanlık güdüp de parçalanmamızı hızlandırmazlar.

Kısacası Başbuğum;

Sizin ‘Evlatlarım’ dediğiniz, bizim de ‘Başbuğ Türkeş’ diyerek gökleri yırttığımız günleri ve seni çok özlüyoruz.