Çok garip bir ülke olduk. Bir günde 4 mevsimi yaşar gibiyiz. Sevinç, keder, hüzün endişeyi bir günde yaşamak mümkün oldu. Bazen nerde üzüleceğimizi, neve sevineceğimizi şaşırmış durumdayız.
Konuya nereden nasıl gireceğimi bilemiyorum. Kelimeler ve satılar dudaklarımda düğümleniyor, parmaklarım klavyeme endişeli dokunuyor. Çünkü ekmekleri uğruna ihmallere boyun büken kardeşlerimizin ölüm haberleri yüreğimizi dağlıyor.
Kömür bu defa yüreklerimizde yandı. Başka ocakların tütmesi için feda edilen onca hayat ve onursuz insanların sayılamayacak kadar ihmalleri, yüzlerce aileyi babasız ve aşsız bıraktı. O kadar ihmale rağmen Üretim zorlaması, taşeronlaştırma, kader diye kazalarla kaybettiğimiz işçilerimize “şehit” demek sadece acımızı azaltıyor ama maalesef kaybolan canları geri getirmiyor.
Devlet bu acıların son bulması için acil tedbirler almalıdır. Denetim mekanizmasını elden bırakmamalıdır. Bu acı günde söylenecek çok şey var ama dilimiz varmıyor işte. Bu sebeple yargı, kan emicilerin, vampirlerin, insan hayatı ile para kazanmayı marifet sayanların peşini bırakmamalıdır.
Her işte olduğu gibi, bu faciada da 3 gün yas ilan edip, acılarımız geçici olarak unutturulmasın. İnşallah bu son acımız olur. İlgili kurum ve makamlar ziyadesi ile tedbir alırlar.
Bu faciada çocuğunun rızkına haram bulaştırmamak için çalışarak, hayatlarını kaybeden kardeşlerimize Allahtan rahmet kederli ailelerine ve bu acıyı yüreğinde his eden bütün okuyucularıma sabrı cemil niyaz ediyor, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Maden başta olmak üzere bütün iş ölümleri bitsin artık.
Başın sağolsun Türkiyem…